Bugün, yani yazımı kaleme aldığım gün 3 Aralık Dünya Engelliler
Günü. Her yıl olduğu gibi bu yılda birbirinin kopyası. Örneğin
hepimiz bir engelli adayıyız. Yada engelliler başımızın tacıdır,
gibi basmakalıp cümlelerle engellilerin engelliler günü için
mesajlar veriliyor.
Sonuç... Engellerin en büyük sorunlarından olan doğru iletişim,
ön yargılar ve normal kabul edilmeme konularında sıfıra sıfır, elde
var sıfır.
Evet, doğru iletişimin bilinmemesi, ön yargılar ve bir türlü
normal kabul edilmemek engellilerin başta gelen
problemlerindendir.
Vatandaşlarımıza sözüm yok... Çünkü, medyada boy boy görülen
anlı şanlı iletişimcilerden, üst düzey kamu yöneticilerine,
siyasetçilerden iletişimci akademisyenlere kadar neredeyse hiç
kimse engellilerle doğru iletişimi bilmiyor.
Eee bu durumda sokaktaki vatandaş nasıl bilecek?
Kurumsal açıklamalara bakın, istisnalar hariç hemen hemen
tamamı, engelliler gününü kutluyor. Ne bu doğum günü mü? Yoksa
bayram mı? Kandil mi? O hiç değil.
Kutlama mesajı yalnızca sembol ama buradan başlayarak
engellilerle doğru iletişim en azından kurumsal anlamda
öğrenirmeli. Yoksa gördüğüm bütün yanlış ileti içeren
mesajlara dilinizi eşek arısı soksun,
diyerek cevap vereceğim.
Ya ön yargılar? Engelliler hiçbir şey yapamaz. Nereden
biliyorsunuz? İmkan verdiniz de başaramadılar mı? Bana
sorulan komik, - aslında içimden aptalca demek geçiyor- sorulardan
biri. Ayakkabılarını sen mi bağlıyorsun? Hadi
bakalım, bu soruya şeytana uymayıp makul bir cevap ver. Bir gün
vatandaşın biri cebime para sokmaya dahi kalktı. Aramızda kalsın, o
günde acayip şıktım. Yahu be adam en azından
Nasreddin Hoca'nın söylemiyle kürküme hürmet et.
Latife bir yana ön yargının Türkçe'si. Engelliysen dilenci
olabilirsin, tamam sen dilenmedin ama ben egomu tatmin adına sana
yardımcı olayım. Bre gafil, bu omurilik soğanınıyla düşünme
alışkanlığın için sana kim yardımcı olacak?
Bir de normalin anormal kullanım şekli var. Örnek, engelliler ve
normal insanlar. Türkçesi, engelliler normal değil.
Beyler bayanlar, engellilik sadece farklılıktır anormallik
değil. Hele hele engelliler ve engellilik için tanımlanmış
günlerde engellilere mesaj vermeye çalışırken, engelli
vatandaşlarımızı da normal vatandaşlarımız gibi... Başlayan
cümlelerle bir şeyler yazacaksanız peşin olarak söyleyim,
sizinkisi mesaj vermek değil olsa olsa mesaj yoluyla normalin
içine etmek olur.
Size bir soru!
Lütfen yanlış anlamayın, benden çok daha yetenekli, çok daha
güzel işlere imza atabilecek engelliler de var, hem de yüzlerce ama
madem burası benim köşem o zaman kendimden söz edeyim. Üç
üniversite mezunu, 2000’den fazla kitap okumuş, ulusal
medyada en az üç alanda köşe yazısı yazabilen bir gazeteci,
konferanslar ve eğitimler veren bir iletişimci olan ben, aptalca
sorulara muhatap olmamak, ön yargı kurbanı edilmemek ve normal
görülmek için ne yapmam gerekir?
Mesela, sıçrayıp aya bir kafa patlatmam yeterli olur mu? Hadi
bakalım bu soruya biraz kafa patlatın.