Ofsaytı bilme konusunda bile, ofsayta düşen birisi olarak
futboldan yazmam ne kadar doğru bilmiyorum. Umarım yazdıklarım
yazmanın dokuz kusurlu hareketinden birisine girmez. Daha da
önemlisi, okur, henüz yazının ilk satırlarında kırmızı kart
göstermez.
Avantaja bırakma kuralına güvenerek ve kelimelere daha fazla
eziyet etmeme adına konuya gireyim. bizim ülkemizde halk futbol
ilişkisi, aşkı, nefreti, başarısızlığı, aldatmayı ve daha bir çok
şeyi içerisinde bulunduran, atsan atılmaz, satsan satılmaz evlilik
gibidir. Nereden çıktı bu sitem diye sorabilirsiniz. Cevaplayayım.
Görme engelliler Türk futbol takımı Avrupa dördüncüsü oldu.
Canıgönülden tebrik ediyorum. Size helal olsun. Salı günü Roma’da
oynanan ve penaltılara kalan üçüncülük karşılaşmasında rakip
İngiltereydi. Zorlu mücadelenin ardından kılpayı üçüncülüğü kaçıran
görme engelliler milli takımımız büyük bir başarıya imza attı. Yok
yok, bir görme engelli olarak sorunlu bulduğum, bakın engelliler
yapıyorda siz yapamıyorsunuz, densizliğini yapmayacağım. Zaten Türk
futbolu kendi içerisinde o kadar densizliklerle, o kadar sorunla
dolu ki dikkat çekmek için ekstrasına ihtiyaç yok.
Nereden başlasam ki? Bana göre sorun her tarafta. Atalarımızın,
balık baştan kokar, sözüne itibar ederek konuyu kulüp
başkanlarından başlayarak genişleteyim. Neden hiç dar gelirli bir
futbol kulüp başkanı yoktur? Yöneticilikte gereken yönetme vasfı
olduğuna göre, zenginliğe, iş insanlığına ne gerek var? Kabul,
işadamı olun da şirketleriniz milyonlar, milyarlar kazanırken,
kulübümüz neden milyonlar, milyarlar kaybeder? Şirketlerinize
alacağınız yöneticiler için performans açısından ince eleyip sık
dokurken, kulübünüze aldığınız futbolcuların çoğu neden performans
fakiridir? İş yaptığımız patronlarla aranız günlük gülistanlık
iken, en azından öyle gözüküyor, neden futbol oynadığınız
başkanlarla kanlı bıçaklısınız? Yendiğinizde iyi de, yenildiğinizde
neden sizden başka herkes kabahatli olur?
Ya futbolcular, para, lüks otomobiller, stat, antrenman
tesisleri, sayamayacağım kadar yıldızlı kanmplar, şan şöhret
vesaire neyiniz eksik ki? Pardon, haksızlık etmeyeyim. Bir şeyiniz
eksik. Sportif başarınız. Her şeyinizin var olmasına o kadar
alıştınız ki, sabıkamız eksik kalmasın deyip, barlarda, bar
fedaileri gibi burun kırıyorsunuz.
Elbetteki sistemin en önemli parçalarından birisi de futbol
federasyonu. Belki futbol cehaletimdendir, gerçekten futbol
federasyonu ne iş yapar yeterince bilmiyorum. Oysa yapmadıkları
ayan beyan ortada. Yani anlamak için bilmenize gerek yok. Mesela
yabancı oyuncu sayısını, ikilere, üçlere düşürmüyor. Memlekette bu
kadar çok genç nufus varken, kulüpleri genç oyunculara, gerekiyorsa
zorlayarak, yönlendirmiyor. Bir türlü her şeyi görebilen hakem
bulamıyor.
Peki, bu işin sonu ne olacak? İşte bu soruyu cevaplamak benim
işim değil. Kimin işimi? Söyleyeyim. Topu taca atmak gibi görünmek
istemem ama, bu iş ofsaytı bilme konusunda ofsayta düşmeyen spor
yazarlarının İşi.