Eski bakan Faruk Çelik’in sözleri tartışmanın fitilini ateşledi.
Günlerdir Siyasetin her kesiminde tartışılan bu konu, gündemi bir
süre daha meşgul edeceğe benziyor.
Bir hatırlayalım, Ne demişti Sayın Çelik? ” %50 +
1 Türkiye’yi yorar. Bunun yerine ilk turda %40 alan
seçilsin.”
Peki Sayın Cumhurbaşkanı bu öneriye nasıl bakıyor?
Özetlersek, Sayın Erdoğan, “Bu meclisin işidir anayasa
değişikliği gerektirir. Bana göre tekrardan anayasa değişikliği
ülkeyi daha fazla yorar ” görüşünde.
Sayın Erdoğan haklı mı? Evet, haklı. Neden mi? Açıklamaya
çalışayım.
İlgili anayasa değişikliğini yapan iktidar partisi
Ak Parti’dir.
Üzerinden sadece bir yıl geçtikten sonra yeniden değişiklik
isteği, Ak Partiyi de sistemi de yorar. Bakın Ak Parti ve
Sayın Erdoğan iki yıl içerisinde ikinci kez anayasa değişikliğine
gitmiş olacak. Üstelik aynı konuda. Sizce, Sayın Erdoğan anayasayı
yazboz tahtasına çevirmekle suçlanmayacak mı?
Elbette ki suçlanacak.
Getirilmesi için bu kadar uzun uğraşlar verilen, partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi, yara almayacak mı?
Tabii ki alacak.
Yani Ak Parti ve Erdoğan, dolayısıyla da Türkiye kendisini
birçok siyasi tartışmanın ortasında bulacak. Hem de iç ve dış
ekonomik ve siyasi sorunların diz boyu olduğu günlerde.
Tamamda, tecrübeli siyasetçi Faruk Çelik bu öneriyle neyi
hedefliyor?
Kuşkusuz ki Ak Parti’nin daha rahat seçim kazanmasını.
Çünkü hem partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin aksaklıklarının
farkında hem de İlçe teşkilatlarından belediye başkanlarına,
merkezi teşkilattan milletvekillerine kadar yaşanan problemleri
görüyor.
Burada Faruk Çelik’e bir parantez açmak
istiyorum.
Kendisini Bursa milletvekili olması nedeniyle Ak Parti’nin
kurulma çalışmalarından itibaren takip ederim.
Eğer Ak Parti’de gelmiş geçmiş beş teşkilatçı isim
saymak gerekirse, birisi de Sayın Çelik’tir. Ayrıca Kendileri
başarılı bakanlık dönemleri de geçirmiştir. Yani, tabandan tavana
siyasete hakim bir insandır.
Bu nedenle, uzun vadeli çözümler yerine, kısa vadeli öneriler
getirip sorunun halledilebileceğini iddia etmesini
anlamlandıramadığımız söyleyebilirim.
Oysa Ak Parti’nin tanıdık olduğu çok daha
kalıcı çözümlerde var.
Mesela Sayın Çelik milletvekili hatta bakanken, kendisini arayan
bir vatandaşa hiç, telefonumu nereden buldun, sorusunu yöneltmiş
midir? Kesinlikle yöneltmemiştir.
Ama şimdiki milletvekilleri yöneltiyor.
Bir başka örnek, kendisine, İlçe hastanemizde şu cihaz bozulmuş,
diyen teşkilat mensubuna, şurası yakın, halk oraya gitsin, demiş
midir? Bence dememiştir.
Fakat, mevcut milletvekilleri diyor.
Her şeye rağmen bir an bu formülün uygulamaya koyulduğunu
düşünelim.
Kesinlik içermiyor ki.
Hele hele sihirli formül hiç değil. Bir tane %100’de, iki
tane %40 yok mu? Var.
Bu ülkede, 31 Mart yerel seçimlerinde de şahit olduğumuz gibi,
Erdoğan karşıtlığı üzerinde birleşebilen bir Cephe yok mu?
Biraz sarsılmakla birlikte, oda var.
Yani %40’ta seçilmeyi planlarken, %41 le başkalarının
seçilmesine sebep olabilirsiniz.
Evet görünen şartlarda %40 Ak Parti’nin elini birazda
olsa rahatlatır.
Çünkü şu an en güçlü parti Ak Parti fakat, dediğim gibi sihirli
formül falan değil.
İyi de sihirli formül ne?
Bana göre sihirli formül, halkın taleplerinin gerisinde
kalan Ak Parti, tıpkı eskiden olduğu gibi, yeniden halkın
taleplerinin önünden gitmesidir.