Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Sosyal medya deyimine eskiden beri karşı olmuşumdur.
Evet bütün direncime rağmen meramımı anlatmak için ben de sosyal medya deyimini kullanıyorum.
Bu yazımda da mecburen yine öyle yapacağım ama bana göre doğrusu sosyal paylaşımdır.
Neden mi? Söyleyeyim.
Türkiye’nin en küçük ilçesindeki en küçük bir gazeteyi ele alın. Yayın hayatına başlayabilmesi için bir sürü prosedürü yerine getirmesi gerekiyor.
Kaldı ki her önüne gelen de gazete sahibi olamaz.
Bu kadar mı? Hayır.
Gazete de çalışması zorunlu insanlar var.
Yeterli mi? Elbette ki değil.
Belli bir standartta bilgisayar donanımıdan matbaaya kadar birçok gider. Bakın, en küçük ilçenin en küçük gazetesinden söz ediyorum.
Varın ulusal ya da yerel televizyonları, radyoları, internet sitelerini ve gazeteleri siz hesaplayın.
Şöyle düşünün, isimsiz cisimsiz, muhtemelen adından tutun verdiği her türlü bilginin yalan olduğu ne idüğü belirsiz bir herifin açtığı Twitter hesabına da, onlarca bazen yüzlerce insanın çalıştığı, yeri geldiğinde milyon liraların bağlandığı devasa işletmelere de medya diyeceğiz.
Sorum şu, bu haksızlık, adaletsizlik değil mi?
Bu fırsat eşitliğine, rekabet kurallarına aykırı değil mi? Tartışmasız aykırı.
Kafanızı iyice bir yorun.
Hukuk Fakültesi mezunu olmadığım halde hukuk bilgim Ersan Şen hocaya,(sürekli medyada olduğu için onu seçtim) beş çekiyor.
Ya da Tıp Fakültesi okumamama rağmen tıp bilgim Mehmet Öz hocanın bilgisine rahmet okutan cinsten.
Şimdi ben avukatlık, doktorluk ya da üniversitelerde hocalık yapabilir miyim?
Kesinlikle yapamam değil mi?
Başka söylemle, bana avukat deme imkanınız var mı?
Aynı şekilde doktor? Hayır. Peki neden?
Çünkü hukuk diplomamın olması gerekiyor, çünkü tıp diplomamın olması şart.
Fakat tekrarlıyorum, ne idüğü belirsiz bir herifin uydurma bilgilerle açtığı Twitter hesabına rahatlıkla medya deniliyor.
İşte tam da bu nedenle cafcaflı söylemleri arkasına almış, yinelemekten usanmayacağım... Ne idüğü belirsiz herifler, denetimsiz, sorumluluktan uzak, yapanın yaptığı yanına kar kaldığı bu ortamda, medya kisvesi altında terör estiriyor.
Terör estiren başka bir kesim de, sosyal medyaya kural ve denetim getirilecek diyen Sayın Erdoğan’ın karşısında olanlar.
Ne diyor bu, iktidar yüzü göremediklerinden muhalefet etmeyi zorunlu yaşam tarzı olarak iliklerine kadar benimsemiş zevat.
Efendim bu medyaya baskıymış. Sansürmüş...
Bakın sayın muhalefet. Açık seçik ve tane tane anlatayım.
Bir sabah kalktınız, Twitter’da adı sanı belli olmayan bir yerden annenize, eşinize, kızınıza, kız kardeşinize toparlarsak, en sevdiklerinize, en değerlilerinize yakası açılmadık küfürler ediliyor.
Üstelik, o küfürleri edenler ortaya çıkartılmayabilir.
Daha fazlası da var, o aşağılık herifleri imkan sunan platformun yetkilileri sorumluluk dahi kabul etmiyorlar.
Eskaza cılız girişimleriniz olsa da yapanlara yaptıklarını ödetmek için hiçbir şansınız olmadığını biliyorsunuz.
O zaman ne yapacaksınız? Ben size söyleyeyim.
Yediğiniz küfürleri içinize sindirmeye çalışarak öküzün trenle klasik bakışması gibi telefonunuz ya da bilgisayarınız üzerinden Twitter‘la bakışıcaksınız.
İşte, Sayın Erdoğan’ın talimatını verdiği sosyal medyaya denetim yasası da tamamen sizin hakkınızı savunmakla ilgili.
Yani, yasanın çıkmasının ardından o mübarek hayvanın trenle bakışmasından çok daha fazlasını yapabileceksiniz.
Üstelik milyar dolarları kazanan sosyal medya girişimcileri artık Türkiye'ye vergi ödeyecekler.
Hiç kusuruma bakmayın, vazgeçtim istediğiniz kadar kusuruma bakın yine de söyleyeceğim.
Ben en sevdiklerime, en değerlilerime, en kıymetlilerime yapılan küfürleri içime sindirebilecek kadar rahat bir insan değilim.
Siz öyleyseniz sözüm yok ama ben değilim.
Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyaya disiplin, hak arama imkanı ve düzen getirmeyi amaçlayan girişimini sonuna dek destekliyorum.
Göreceksiniz, getirilecek yasayı istemeseniz de bir gün sizin de işinize yarayacak.
Çünkü küfürün adres sorma alışkanlığı yoktur.