Koronavirüs ruh sağlığını da etkiler

Çok iyi bir doktor olsanız dahi hatta mucize doktor olsanız bile asla sizinle ilgili dizi film çekilmesini beklemeyin. İşin özeti, fizik, kimya, biyoloji için matematik neyse sosyal bilimler için iletişim de odur.

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com


İletişim, bilim olarak kabul edilmeye başlandığı günden itibaren dünyada, özellikle ABD ve Avrupa’da oldukça etkili şekilde kullanılır. 
Ama ülkemizde iletişim maalesef üvey evlat bilimdir. 
Türkiye‘de iletişimin eksik anlaşıldığı kanaatindeyim. 
İletişim dendiğinde akla haberleşme araçları ve biraz da yazılı ya da sözlü medya geliyor. 
Oysa iletişimin, evden sokağa, özel ilişkilerden iş ortamlarına kadar geniş bir alanda kullanılması elzemdir.  
Ev hayatında mı? Evet... 
Doğru kullanamazsanız gelsin huzursuzluk. 
Sokakta mı? Evet... 
İletişimden bir haberseniz, en ufak bir hatalı davranışında  yan tarafınızdaki otomobile tuhaf tuhaf hareketler yapar durursunuz. 
Özel ilişkilerinizde mi? Evet... 
İletişim biliminden nasipsizseniz, sosyal çevrenizde bir garip ademsinizdir. 
İş hayatınızda mı? Evet... 
Çok iyi bir doktor olsanız dahi hatta mucize doktor olsanız bile asla sizinle ilgili dizi film çekilmesini beklemeyin. 

İşin özeti, fizik, kimya, biyoloji için matematik neyse sosyal bilimler için iletişim de odur. 
Bu nedenle, iletişimin ana sınıflarından  itibaren öğretilmesinin gerektiği kanaatindeyim.


Peki, iletişim koronavirüs süreci içerisinde yeterince ve doğru olarak kullanılıyor mu?  
Soruyu etkileyen ve etkilenen olarak ikiye bölerek cevaplandırmak istiyorum. Yetkililer ve  koronavirüs bağlamında  uzmanlar iletişimi nasıl kullanıyorlar? Devlet yetkilileri İletişimin, sadece bilgilendirme boyutunda kalmışlar.

Tamam bu da çok önemli ama yeterli değil. 
Öncelikle dildeki kod, kavramlar değiştirilmeli. 
Bu konuya hem resmi makamlar adına açıklamalar yapanlar hem de kendilerine medyada yer bulan tıp mensupları özen göstermeliler. 
Örnekler vermek gerekirse, ısrarla, evde kalın deniliyor. 
Doğrusu, evde durun olmalı. 
Çünkü kalmak fiili Türkçe'mizde hiçte hoş şeyleri çağrıştırmadığı gibi zorunluluk da içerir. 
Şu deyimlere bakın, evde kalmak (evlenememek), sınıfta kalmak, sona kalmak, naçar kalmak vs.

Evde durmak ise tercih içerir ve hiçbir kötü durumu çağrıştırmaz. 
Yalnızca  bu değil başkalarıda var.

Karantina altına almak ve izolasyon  yerine  kontrol altında tutmak. 
Salgın hastalık değil yaygın hastalık.

Hastalığın bulaşması yanlış, hastalıktan etkilenmek, doğru. 
İletişimde çok bilinen bir söylem vardır.

İnsanlar ne söylediğinize değil nasıl söylediğinize bakar. 
Tıp doktorlarının dikkat etmesinin gerektiğine inandığım başka konu da, hocaların ekranlarda tuzlusu gibi meselelerde dahi ayrı düşmüş gözükmeleri. 
Oysa Türk toplumunda profesör her şeyi bilendir.

Bizlerde, vatandaş olarak koronavirüs sürecinde doğru iletişim içinde bulunmalıyız.  
Öncelikle yaşadıklarımızın hiçte normal olmadığını kabul etmemiz gerekir. 
Bunun yanı sıra anormal durumda, anormal duygu ve  davranışların normal olduğunu gözden kaçırmamak lazım.

Korku ve bencillik mi? 
Normal şartlar altında bu duyguları aşırı sergileyenler ki sizde olabilirsiniz, sorgulanabilir. 
Fakat mevcut şartlarda hiç kimseyi, kendiniz dahil, yargılamayın. 
Çünkü bu duygular gayet insanidir.

Panikatak olduğunuzdan mı şüpheleniyorsunuz. 
Hemen düşüncenizden vazgeçin. 
Elbette ki yaşanan  şartlarda panikte, insani ve  normaldir. 
Zaten müzmin  panikatak hastalığı yaşayanlar da tehlike altında şaşırtıcı şekilde   rahattırlar.
Çok mu kolay sinirleniyorsunuz? 
Buda normal. 
Sadece şunu unutmayın. 
Karşınızdaki de en az sizin kadar gergin olabilir. 
Bu noktada sizlere 4 önerim var. 
1-  Eğer çok gerginseniz ve karşınızdakine bir şeyler söyleyecekseniz önce 10'a kadar sayın. 
Büyük ihtimalle çoğu kelimenizden vazgeçeceksiniz.
2-  Unutmayın haklı olduğunuzu düşündüğünüz konuda bile haksız olabilirsiniz.
Bu sebeple, bir adım geri atıp belki ben haksızım şeklinde düşünün.  Göreceksiniz insan kendisini en haklı hissettiği noktada bile zaman zaman haksız olabiliyormuş.
3- Kızgınsınız ve birisini arayıp onunla ağır cümlelerle konuşmak istiyorsunuz. Hatta, arama isteğiniz aklınıza geldikçe daha çok sinirleniyorsunuz. 
Hemen aramayın. Bekleyin, birkaç saat geçsin. 
O zaman vereceğiniz karar daha sağlıklı olacaktır.
4- Sadece insanlarla değil sosyal mesafenizi sosyal medyayla da koruyun.


Mevcut şartlarda doğru iletişime giden yolun geçtiği cümle mi? 
Söyleyeyim. 
Bana göre doğru cümle, hepimiz aynı gemideyiz.