Koronadan sonra dünya asla eskisi gibi olmayacak diyolar ya;
artık buna ben de inanmaya başladım.
Öyle ki, korona salgını süreci içerisindeyken bile, bu kadar da
değişiklik olmaz, dedirten cinsten açıklamalarla
karşılaşıyoruz.
Bir alanda, iki alanda da değil, neredeyse her yerde, her
şeyde.
Evet eskiden de biz Türkler bazı konularda kendimizi uzman
görürdük fakat bunlar üç konu ile sınırlıydı.
Hatırlayın, otobüste, kahvede ister kelli felli olsun, ister
kelsiz felsiz amcalar, abiler futbolu teknik direktörlerden,
ekonomiyi ekonomistlerden, siyaseti siyasetçilerden daha ateşli
tartışırlardı ama onların tartışmaları kutsal konulardan azade ve
oynadıkları pişpirik veya otobüs yolculuğu bitene kadar olurdu.
Koronavirüs süreci yeni bir çok bilmiş sınıfı ortaya
çıkarttı.
Hemde öyle böyle değil, söz konusu çok bilmiş sınıf, sıkı durun
bu sınıf ulemalığa da el atmış.
Daha ilginci bu yeni ulema sınıfının önde gelenlerinden
birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, diğeri
ise gazeteci İsmail Saymaz.
Peki ulema nedir?
Herkes az çok bilir ama ben yinede özet şekilde hatırlatmak
istiyorum.
Ulema: Geniş bir yelpaze de tanımı yapılsa da, ulema
için en kısa anlamıyla âlimlerden ama özellikle din âlimlerinden
oluşmuş topluluk, kesim diyebiliriz.
Tamam da, herkese nasip olmayacak ulema ünvanını kazanmak için
Ekrem İmamoğlu ve İsmail Saymaz ne yapmış.
Ekrem İmamoğlu Ramazan’a beş kala bir açıklamaya imza attı.
Hani müslümanların Ramazan ayında yerine getirdikleri maddi
nitelikli yükümlülükleri var ya, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı onlara göz kırpıyor.
Ne diyorlar?
Zekat ve fitrelerinize belediyemizi aracı
edin.
Hem kanunidir hem de bu konuda hiç kimsenin fetva vermesine
gerek yok. Hukuki yönü bir yana, sayın başkan bu konuyla ilgili
fetvaya gerek olmadığını söylüyor.
Başka değişle, fetvanın gerek olmadığı konusunda fetva
veriyor.
Ya İsmail Saymaz...
İsmail Saymaz‘ın her konudaki âlimliklerine alışmıştık.
O kadar ki, görenlerde eğer İsmail Saymaz bir konuda konuşmasa o
konuda konuşmadığı için maaşından kesinti yapılacak zannedecek.
Maksat bağcıyı dövmek olsa da bu sefer zekat üzerinden Kızılay’a
yüklenerek 1500 yıllık bildiğimiz zekata yeni bir yorum getirmeye
çalıştı.
İyi de yorum oldu mu? Yorum olmadı fakat, İsmail Saymaz
rezil oldu.
Eyvallah, zaten geri durduğu yok ya, bir Belediye Başkanı her
konuda konuşabilir.
Eyvallah, her zaman yaptığı gibi İsmail Saymaz da her konuda
fikrini beyan edebilir.
Burada çok fazla sorun yok.
Benim olayın dikkatinizi çekmek istediğim tarafı şu.
Kendi alanlarının meşuru her iki isim de aile içinde
gördüklerinin dışında uzaktan yakından alakalarının olmadığı din
konusunda öyle kendilerinden emin konuşuyorlar ki, insanın
birisini, Diyanet İşleri Başkanı diğerini, Din İşleri
Yüksek Kurulu Üyesi ataması geliyor.