Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
İstanbul’u yönetiyorum gözlerim kapalı.
Önce bir siyaset rüzgârı esiyor;
Yavaş yavaş alkışlıyor yapraklar, ağaçlar da.
Uzaklarda çok uzaklarda,
Yandaşların hiç durmayan gazlamaları
İstanbul’u yönetiyorum gözlerim kapalı.
Yaklaşık 70 yıl önce İstanbul’u gözleri kapalı dinleyen, İstanbul’da boğaziçindeki Veli’nin oğlu bir garip Orhan Veli, ortasından deniz geçen şehri bugün gözleri açık ya da kapalı dinleseydi acaba neleri duyardı?
Mesela İstanbul Şehr-i Emini’nin, seçilir seçilmez kapağı tatile attığını duyar mıydı?
Mesela zat-ı alilerinin Türkiye’nin ve dünyanın tatili kendisine yakıştıran tek Belediye Başkanı olduğunu, işitir miydi?
Mesela muhteremi alkışlayan yaprakların sesleri kulağında hışırdar mıydı? Mesela Elazığ depreminde insanlar karlar altında can verirken, onun Palandöken’de karların üzerinde kayak keyfi yaptığı kulağına çalınır mıydı?
Sadece bu kadar mı? Hayır değil.
Lüks otomobil israfı var deyip, hizmet araçlarının alayına makam aracı muamelesi yapıp yeni kapıya sıra sıra dizdikten sonra milyon milyon liralara otomobil kiraladığı kulağında çınlar mıydı?
Bir insanın kendisini dev aynasında da görmesinin neşriyatlaşmış hali olan "Kahramanın Yolculuğu" kitabındaki yol kat eden kahramanın, ayak sesleri kulağında tıkırdar mıydı?
Ya da İçişleri Bakanı‘na bağlı, protokolde Vali'nin iki sıra altında yer alan yöneticinin Yahşi Cazibe'de ki Simge’nin, "Mağdurum da mağdurum" repliğinden etkilenerek, Cumhurbaşkanı bana randevu vermiyor, siyasi sömürüsüne kulak verir miydi?
Eğer bu satırlarda uyurgezer dolaşmadıysanız kimden söz ettiğimi tahmin etmişsinizdir.
Yorum ve eleştirilerden anladığım kadarıyla, benim de nereye gittiğini bilmeyen uyurgezerler gibi ne okuduğunu anlamayan okurlarım var.
Tam da onlar için biraz daha açayım. Herkesi kucaklayacağım, diyerek başkanlık koltuğuna oturan, ondan sonra da Kovid-19’un tesadüfi kudretinin altına sığınarak, sosyal mesafeyi korumam lazım, bahanesiyle seçmeninin büyük bir bölümünü kucaklamayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan bahsediyorum.
İşte söz konusu Sayın Başkan bugünlerde bir Belediye Başkanı için küçük ama Belediye Başkanlığı için büyük bir yanlışa imza attı.
Yine ne yapmış mı? Güzel bir hanımefendiyi işe almış.
Bunda ne var, Belediye Başkanı tabii ki insanları işe alacak diyebilirsiniz. Doğrudur bunda hiçbir şey yok. Sorun işe alınan, güzelliği aşağı yukarı tescilli hanımefendiye layık görülen ünvanda.
Evet güzel hanımefendi, "Kariyer Danışmanı" olarak işe alınmış.
Yok yok, ben güzel hanımefendilerden Kariyer Danışmanı olmaz demiyorum.
Ya ne diyorum? En iyisi ben hanımefendiyi anlatayım, sizler kariyerinin "Kariyer Danışmanlığı" için uygun olup olmadığına karar verin.
Bu hanımefendi 2017’de Miss Turkey yarışmasında finale kalan Özge Türkyılmaz, kendileri 24 yaşında. Bir özel üniversitede Moda ve Tekstil Tasarımı okumuş. Sanırım yeni mezun. Biraz araştırdım yarışmada finale kalması ve CHP’ye yakınlığı dışında kariyeri uzaktan yakından çağrıştıracak hiçbir şeye rastlayamadım.
Takdir edersiniz ki güzellik Allah vergisi ve kariyerle de hiçbir alakası yok!
O halde hanımefendinin CHP ile ilgisine bakmak gerekir. CHP’de geldiği yer ise, olsa olsa kariyer başlangıcı kabul edilebilir.
Sorularım şunlar.
Sizce de güzel hanımefendinin kariyer danışmanlığı için epeyce daha yol alması gerekmez mi?
Ak Partiyi işe alımlarda, yandaşlıkla, liyakatsızlıkla, adam kayırmacılıkla suçlayanlar sizler değil miydiniz?
Son soru, vatandaş size, bu ne pehriz bu ne lahana turşusu demez mi?
Velhasılı Türkiye güzeli seçilerek güzellik kraliçesi tahtına oturamayan güzel hanımefendi, kaşla göz arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi "Kariyer Danışmanlığı" koltuğuna oturdu.
Madem Orhan Veli ile başladık, o zaman biz de yine üstatla bitirelim.
Usta şair Orhan Veli bunca dinlediğinin üzerine, Şehr-i İstanbul’un Şehr-i Emini'nin siyasi geleceği için, o şiirler şah-ı şiirine selam çakarak...
Hiç bir şeyden çekmedi dünyada, siyasetten çektiği kadar deyip, "Yazık oldu Ekrem Efendiye" mısrasını ekler miydi?