Fatih Altaylı’nın ismini neden Fatih koymuşlar bilmiyorum.
Fakat hikaye muhtemelen şöyledir. Altaylı'ya babası, onun gibi
büyük adam olsun diye Fatih Sultan Mehmet'in
ismini vermiştir.
Ya da Fatih Altaylı’nın dedesinin ismi Fatih'tirde Türk
toplumundaki gelenekler nedeniyle Altaylı'ya da dedesinin adı uygun
görülmüştür.
Sonuçta hiçbir şey değişmez. İster Fatih ismi Fatih Altaylı’nın
babasının gönlünden geçmiş olsun, isterse dededen alınmış, sonuçta
Fatih Altaylı ve bu ülkede gelmiş geçmiş bütün Fatihlerin isimleri
ağırlıklı olarak Cihan Padişahı Fatih Sultan
Mehmet'ten gelmedir.
İşte bu Fatih, Fatih Altaylı yazısında ismini aldığı o Fatih’in,
Fatih Sultan Mehmet'in adeta kemiklerini
sızlattı.
Fatih Altaylı‘ya göre, aslı Kilise olmakla birlikte, Murat
Bardakçı‘nın dediği gibi "Kılıç Hakkı'nın" hak
olduğunu kabul ekmek lazımmış.
Bu kadar mı? Hayır değil.
Fatih Altaylı, Murat Bardakçı'yı kaynak olarak gösterdiği
cümlelerin ardından şu inci tanelerini döktürdü.
” Kılıç hakkı kavramına fazlaca güvenmemek
lazım. Yarın İsrail’de, biz buraları savaşarak aldık, kılıç hakkı
deyip Müslüman ibadethanelerini kapatabilir.
O yüzden kılıç hakkı demektense, burası 481 yıldır
camiydi zaten kardeşim demek daha geçerli bir gerekçe
olabilir.”
Fatih bey bizim Türkçemizde güzel bir deyim vardır.
"Ne Camiye yaranabildi ne Kiliseye" Sizin
durumunuzda deyimi ters çevirmek şartıyla böyle.
Yani sizin yazınız, "Hem Camiye yaranayım hem
Kiliseye" türünden kaleme alınmış.
Oysa siz yılların yazarısınız. İsminizde Fatih. En azından
isminizin hatırına şöyle suya sabuna dokunan, okkalı bir Ayasofya,
Fatih Sultan Mehmet yazısı beklerdim.
Hadi ondan vazgeçtim, yazdıklarınız da tutarsız.
Bir kere Ayasofya hiç kapatılmadı. İkincisi,
Ayasofya Camiini müzede yapan Türkiye Cumhuriyeti onun statüsünü
tekrardan camiye çeviren de Türkiye Cumhuriyeti.
Yani, benzerlik termometresi olsa sıfırın altını işaret
ederdi.
Burası 481 yıldır Camiydi zaten kardeşim, çıkışı ise kelimenin
tam anlamıyla "Kaşa kalem çekerken gözü delik deşik
etme" durumu.
Neden mi? Söyleyeyim, bu sözünüzün üzerine Ortadoks Hristiyanlar
kalkıpta, iyi de Ayasofya 900 yıldır da Kiliseydi deseler o zaman
ne yapacaksınız?
Fatih bey, yazınız için hem Camiye hem de Kiliseye yaranma
çalışması, demiştim ya, evet öyle ama sadece o kadar da değil.
Siz yazınızda aynı zamanda Elma ile Armut‘u alıp her
ikisine de Ayva muamelesi yapmışsınız.