EYT Değil EYB

EYT açılımı, emeklilikte yaşa takılanlar. 

Aslında bende takılma kısmına takıldım. Çünkü takılma kelimesinin durumu doğru izah etmediğini düşünüyorum. 

O zaman doğru kelime ne olmalı? 

Bana göre olayı en iyi anlatan kelime beklemek. 

Neden mi? Söyleyeyim. 

Takılmak fiili  öne çıkan bir engeli aşamamayı ifade ediyor. 

Oysa burada zorunlu bir beklemek söz konusu.

Neden? 

İlgili kanun öyle öngörüyor da ondan.

Mevcut durumu daha iyi anlatabilmek için ülkemizdeki emeklilik şartlarını kısaca da olsa gözden geçirmek gerektiği kanaatindeyim. 

İstisnalar hariç Türkiye’de emekli olabilmek için aynı anda üç şartı yerine getirmek lazım. 

Pirim gün sayısı, çalışma yılı ve yaş. 

İşte takınıldığı iddia edilen yaşda bu yaş. 

Tekrarlıyorum, bana göre takılmak değil beklemek. 

Peki emeklilikte yaşa takıldıklarını iddia edenler ne diyorlar. 

Özetle şunu söylüyorlar. 
Biz emekli olmanın üç şartının ikisini yerine getirdik. 
Sadece yaşımız henüz gelmedi. 
Bu nedenle, emekli maaşı almak için  yaşımızı doldurmayalım.  

Tamamda bu beklenti doğruysa, o zaman şu beklentiyi de doğru kabul etmek gerekmez mi? 

Çıkar birileri de derki, biz yaşımızı doldurduk. 

Yılda tamam fakat, yeterli gün yok. 

Biz de güne takılanlardanız. 

Yani demem şudur. 
Emekli olmak için kanunun öngördüğü üç koşulun ikisini yerine getirip, üçüncüsünü getirememek takılmakla değil, olsa olsa beklemekle ifade edilebilir. 

Üstelik durum yalnızca kanuni değil, aynı zamanda da hukukidir. 

Nereden mi uydurdum? 
Hayır uydurmadım. 

Sizde benim yaptığım gibi, Avrupa’dan üç ülke seçip incelerseniz her üç ülkenin de emeklilik şartlarının Türkiye’den daha ağır olduğunu görürsünüz.  

Başka söylemle, Türkiye’deki emeklilik yasası hukukilik bağlamında, modern evrenselliğe sahiptir.

İyi de, emeklilikte yaşa takıldıklarını iddia edenlerin haklı oldukları hiç bir nokta yok mu? 

Evet var. 

1999 öncesi işe giren sigortalıların işe başlama tarihlerini sabitleyen zaman aralığı 18 ay. 
Oysa emeklilik  yaşları aynı. 

Bu nedenle işe başlama zaman aralığının birinci ayında sigorta girişi olan çalışanla, 18 inci ayda çalışmaya başlayan sigortalı arasında bir miktarda olsa adaletsizlik söz konusu.

Sözüm emekli olmak için yaşa takıldıklarını iddia edenlere. 
Elinizi vicdanınıza koyup şöyle bir düşünün. 

Osunu busunu örnek verdiğimiz hangi ülkede 36 yaşında  emekli olma imkanı var?  

Evet 36 yaşında hatta daha erken. İsterseniz birlikte hesaplayalım. 

Takıldığınızı iddia ettiğiniz yaş olayını zaten ortadan kaldıracağız. 

Geride yalnızca pirin ve yıl sayısı kalıyor.

16 yaşında işe başlayan kadın bir çalışan. 

20  yıl çalışmayacak mı? 

Çalışacak.

20 yılda 7200 Gün  yok mu? 

Fazlasıyla var. 

İşte size 36 yaşında bir emekli. 

Danteye  itibar edersek ömrün yarısının bir yıl fazlasında kazanılmış bir emeklilik.

Eliniz vicdanınızda düşünmeye devam. Sizce isteğinizin yerine gelmesini Türkiye’nin bütçesi kaldırabilir mi? 

Kesinlikle kaldıramaz. 

Ya sosyal sigorta sistemi? 

Değil Türkiye’nin dünyanın hiçbir ülkesinin sigorta sistemi böyle bir emeklilik yaşıyla ayakta kalamaz. 

Ayrıca böylesine düşük emeklilik yaşı işsizliği daha da fazla arttımayacak mı?

Elbetteki artıracak. 

Hem de iş bulma konusunda haksız rekabetin kol gezdiği  ortamda.

Aslında bu ülkede emeklilerin durumu ile ilgili konuşulacak çok şey var. 

Neler mi?
Mesela, emekli maaşları  yetersiz mi? 

Evet yetersiz. 
Maaşların mirasçılara intikali sırasında kesintiye uğraması yanlış mı? 

Evet yanlış. 

Aynı şartlar altında emekli olanların, zamanla maaşları arasında uçurumlar oluşuyor mu? 

Evet oluşuyor. 

Başka bir çok şey daha. Böylesine haklı olunan konular varken, emeklilikte yaşa takılmak gibi, haklılık durumu tartışmalı konularda ısrar etmek en hafif  söylemle abesle İştigaldir.  

Bakın, sizler erken emeklilik derken sadece devletten emeklilik maaşı istemiyorsunuz. 

Hiç kusuruma bakmayın fakat, sizler aynı zamanda çocuklarınızdan hatta torunlarınızdan da geleceklerini istiyorsunuz.