Değişmeyen 24 Kasım gündemim

Ama, yılın iki günü için benim gündemim asla değişmez.  Elbetteki, Marslılar dünyayı basmadığı  ya da Üçüncü Dünya Savaşı çıkmadığı sürece.  

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com

Yazarken gündemi yakalamak son vapuru yakalamak kadar önemlidir. 


Yakalayamadınız mı yandığınızın resmidir misali. 


Herkes Mersin’e giderken sizin tersine gitmeniz gibi. 


Eee Ülke gündemi de maşallah ışık hızına yakın, en doğrusunu seç seçebilirsen. 


Ama, yılın iki günü için benim gündemim asla değişmez. 
Elbetteki, Marslılar dünyayı basmadığı  ya da Üçüncü Dünya Savaşı çıkmadığı sürece.  


Başlıktan da  anladığınız gibi bir tanesi Öğretmenler Günü. 


Ya diğeri? 


O da Anneler Günü. 


Yok yok, yılın önemli üçüncü gününü unutup tehlikeli sulara girme gafletinde bulunmadım. 


Yani, kız arkadaşım sevgililer gününe inanmadığından asayiş berkemal.


Pazar günü 24 Kasım Öğretmenler Günü. Herkesin hayatında öğretmenleri çok önemlidir. 


Fakat, benim hayatımda öğretmenlerimin ayrı ve özel bir yeri vardır. 


Konu denk geldikçe, yazıyorum. 
Bu nedenle yakından takip eden okurlarım görme engelli olduğumu hatırlayacaklardır. 


Teknoloji ve imkanlar da bugünkü gibi değil. 


İşte o zaman öğretmeniniz hayatınızın en önemli belirleyicisi halini alıyor. 


Şöyle düşünün. 


Müthiş bir potansiyelimiz olabilir fakat, çevrenizde potansiyelinizi kullanabilmenize imkan verecek yardımcınız yok. 


Çocuksunuz ya da çocuk sayılırsınız, kendi kendinize ne kadar. 


Belki de bir an gelip eğitim hayatınızı bitirmeye karar vereceksiniz. 


Başka söylemle,  verimli bir tarlanız var ama, onu ekip biçmiyorsunuz. 


Üzerinden geçen kargaların tamamı ağızlarındaki cevizleri düşürmediği sürece, o tarla hiçbir işinize yaramaz. 


İşte o an  öğretmenlerin anıdır. 


Kaleciyi geçip  doksana doğru giden  topa kafa uzatan defans oyuncusu misali, bir sıfır geriden başladığınız hayatınızda farkın açılmasına müsaade etmez.


Benim hayatımda da onlarca defans oyuncusu vardır. 


İlkokuldan üniversiteye kadar. 


Hepsini sadece bir isim bir cümleyle bile anlatmaya kalksam, hacim olarak  roman sınırlarını zorlarım. 


O nedenle bugün sadece üç sayın Öğretmenimden söz edeceğim. 


İnsanlar bir çok çocukluk anısını unutabilir fakat, ilkokula başladığı gün onun için unutulmazdır.  


Çünkü ilk kez aile ve aile yakınlarınızdan farklı insanlarla bir arada olursunuz. 


Artık, sizinle ilgilenen insan da değişmiştir. 
Hiç tanımadığınız birisi. 
Çekinirsiniz hatta korkarsınız ama biz şanslıydık. 


Elbette ki en başta da ben
Hiç tanımadığınız kişi yani öğretmenimiz öyle birisi ki, halen Pakize Sağkol ismini aklımdan geçirdiğimde hafızamın geçmişlerden bulup çıkarıp önüme koyduğu resim hep aynı. 


Bir insan beş duyu organıyla birlikte gülebilir mi? 
Pakize öğretmenim gülerdi. Üstelik sürekli. 
İlkokula başladığımda öyle bir dersliğe denk geldim ki, okulun bir pencereli tek sınıfı. 


O tek camın önünde de kocaman bir portakal ağacı. 
Hani camdan elini uzat dalından portakal kopart, o kadar da cama yakın. 


Hadi bakalım, görebilirsen defteri gör tahtayı gör. 


Evet ben göremedim ama, Pakize hocam gördü. 


Önce okulumuzun müdüründen rica edip dersliğimizi değiştirdi. 
Biraz işe yaradı mı? Yaradı fakat, işler yine zor. 


Tabelalardan ve gazetelerin başlıklarından öğrendiğim az çok bir okuma var ama yazma sıfır. 
Kocaman yazan kırmızı keçeli bir kalem alan pakize hocam, artık bütün tenefüslerini bana ayırıyordu. 


Kitapta sorun, yazılar bana göre küçük. Neredeyse hiç okuyamıyordum.


Buna da çözüm bulan Pakize öğretmenim,  bütün kitabı kocaman harflerle birebir kopyaladı ve sonuç. 


Şimdi var mı bilmiyorum bizim zamanımızda okuma yazma öğrenen öğrencilere kırmızı kurdale takarlardı. 


Pakize hocamın çabaları sonucu o kurdaleyi takan üçüncü kişi ben olmuştum.


İlkokul bitti ve artık ortaokuldayım. Burada işler biraz daha karışık. 


Köyünde değil ilçede öğrencisin. 


Her ders için ayrı öğretmen. 
Ne yalan söyleyim, derslerde ilkokula göre daha ağır fakat, benim öğretmenlerim yine devrede. 


Fen Bilgisi öğretmenim Ganime Bayraktar ve matematik öğretmenim Saadet Tosun. 


Ganime hocamın defalarca tahtada yazılanları büyük harflerle defterime geçtiğini hatırlarım. 
Bunun yanı sıra sen başarabilirsin, telkinleri. 


Saadet Tosun hocam aynı zamanda da müdür yardımcısıydı. 


Hemen hemen bütün boş zamanını bana ayırır, odasında özel ders verirdi. 


Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. 


Eğer Ganime ve Saadet öğretmenlerinin destekleri olmasaydı eğitim hayatımı ortaokulda bitirirdim. 


Defalarca ulaşmaya çalışıp fakat, ulaşamadığım üç değerli öğretmenimi saygı ve minnetle  anıyorum. 


En zor yıllarımda iyi ki vardınız, iyi ki benim hayatıma dokundunuz.


Bütün öğretmenlerimin, bütün öğretmenlerin öğretmenler günlerini kutluyorum. 


Sözüm genç öğretmen arkadaşlarıma. 


Neden sizler de bir Pakize öğretmen, Ganime öğretmen ya da Saadet öğretmen olmayasınız. 


Neden sizlerde bir Kazım’ın hayatına dokunmayasınız.