Üç ay sonra beş ay sonra, bugün yarın derken nihayet geçtiğimiz
Çarşamba günü Ali Babacan partisini kurdu. Açıkçası ben eksileri
başka yerlerden beklerken, eksiler bizzat Ali Babacan’ın
açıklamasından geldi.
Kurulması bu kadar çok ertelenen bir partinin seçmenin ilk kez
huzuruna çıktığı program çok daha farklı olmalıydı. Öncelikle
sloganlaştırılmış isim çok da şık durmamış.
Ne yalan söyleyim bana eczaneleri hatırlatıyor.
Hatta yanlış değilsem deva isminde birkaç eczaneye
rastlamıştım.
Kısa süre içerisinde kendilerine, benim ismimi kullanıyor,
deyip dava açarlarsa şaşırmayacağım.
Tamam Ali Babacan iyi bir hatip değil, onu biliyorduk
zaten.
Fakat, içerikte de farklı bir şey yoktu. Söylenenler 70 civarındaki
partinin az çok dile getirdiği, 83 milyonun görmezden gelemeyeceği,
hani derler ya, ne öldüren ne güldüren, söylemlerden başka bir şey
değil.
Konuşmanın bir kısmı, demokrasi, insan hakları, hukuk gibi genel
geçer söylemler. Sorarım size, demokrasiye, insan haklarına, ve
hukuka kim hayır der.
En azından kağıt üzerinde de olsa hiç kimse.
Ya da bu kavramlar 70 civarındaki siyasi partinin hangisinin
tüzüğünün güzide söylemlerinden değildirler?
Sadece bu kadar mı?
Hayır değil.
Ayrıca tezatlıklarda söz konusu.
Bir yerde, Üniversitelere tek sınavla Öğrenci alınmamalı derken ki,
bu doğrudur, başka bir yerde, işe alımlarda mülakat kaldırılacak,
herkes yazılı sınavda aldığı notla değerlendirilecek,
deniliyor.
Tek sınavla öğrenci seçemiyorsun ama, yalnızca yazılı yapılacak
tek sınavla önemli bir kadroya çalışan alınabiliyor. YÖK
kaldırılacak deniliyor, ya yerine ne konulacak?
Ona çevap yok.
Başka bir çok şey daha galiba en önemlisi, gizli gönüldaşlar
meselesi. Ahmet Hakan gayet iyi anlatmış, eklenecek fazla bir şey
kalmamış.
Ben sadece şu kadarını söyleyeyim, Ak Parti kurulurken, parti
binalarının önlerinden kurucuların plakaları alınıyordu.
Korktular mı? Hayır.
Dürüstçe ifade etmek gerekirse, birkaç konu hariç sayın Babacan’ın
net olarak söylediği hiçbir şeye rastamadım.
Dış politika...
Soyut cümleler.
Hukuk... Pek farklı değil.
Yanlışlar eyvallahta doğruları ne...
Cevap hak getire.
Dezavantajları başka yerlerden bekliyorum dedim, evet siyasi
tarihimiz Ali Babacan’ın yüzünü fazlaca güldürür cinsten
değil.
Bugüne kadar hiçbir oluşum partisinden koparak başarıya
ulaşamamıştır. Eskilerin deyimiyle, mostralık dahi
yoktur.
Ali Babacan istisna olabilir mi?
Akparti Türkiye‘nin en büyük partisi, Recep Tayyip Erdoğan ülkenin
en büyük siyasi lideri olduğu sürece, böyle bir şeyin imkanı
yoktur.
Başarıdan kastım elbetteki, bir sonraki seçimde iktidar koltuğuna
göz kırpmak. Eğer hedef, bir-iki puan alabilmek İse, bu başarı
değil başkalarının başarısına engel olmaya
çalışmaktır.
Dikkate değer başka bir konuda, listede, birlikte hareket edildiği
söylenen Abdullah Gül’ün esamesinin bile okunmamasıydı.
İster istemez insanın aklına şu soru geliyor.
Tamam Erdoğan‘la dava arkadaşlığı bitti, onu anladık.
Sayın Gülle bir süredir devam edegelen dava arkadaşlığı da mı
bitti?
O zaman insana sorarlar, her şeye Deva geleceği iddia edilen
o parti bir tek dava arkadaşlığına mı
Deva gelmemiş?