Allah akıl fikir versin diyeceğim ama akıl fikir güme gidecek.
Neden mi? Çünkü hani bu bizim meşhur hacı Murat’a Mercedes
motoru takılmış gibi olacak da ondan. Yani "kel başa şimşir
tarak."
Zaman zaman söylüyorum, diğer ülkelerin yazarları belki
de, bugün ne yazsam diye kara kara düşünüyorlardır. Ama eminim
benim ülkemde köşe yazarları, acaba bugün onlarca konunun
hangisinde karar kılsam da kaleme alsam, şeklinde mücadele
veriyorlardır.
En azından kendim için söyleyeyim, evet bugün şunu yazayım
diyorum, hatta kafamda neredeyse yazmış oluyorum, ardından farklı
onlarca gündem daha. fikrimi değiştirip klavyenin başına
geçiyorum yazım bitmeden başka şeyler. kafamda yazım, gönlümde
yazmadıklarım.
Yazımı bitirip teslim ediyorum, oh ne güzel rahat rahat
uykuya yatıyorum fakat gözlerimi açtığımda tamamen farklı bir
Türkiye.
İşin özeti gündem kaçıyor ben kovalıyorum...
Bugün otomobillerden örnek vermeye başlamışken onlardan devam
edelim. Bakıyorum, Ferrari olsam yakalayamayacağım. Ben de
kovalamaktan vazgeçiyorum. Madem gündemi kovalamak beyhude bir
çaba, madem bugün Pazar (yazımı pazar günü kaleme aldım) bir iki
lafın belini kırayım.
Geçtiğimiz günlerde Irak Başbakanı Kazımi Türkiye’ye geldi.
Kazımi'nin altını çizmek istiyorum, misafir herhangi bir
komşu ülkenin Başbakanı değil. Mustafa el-Kazımi Orta Doğu'ya
neşter vurmak isteyen siyasi cerrahların operasyona başladığı
toprakların Başbakanı.
Yalnızca bu kadar mı? Hayır. Irak aynı zamanda, Orta Doğu‘da
oynanan satrancın en kullanışlı piyonu PKK’nın da merkezi. Normal
şartlar altında neler konuşulması gerekir? Kullanışlı piyonun
karşısına, bir at ya da bir fil konulduğu değil mi? Ama durum
farklı.
Konuşulan, külliyede Kazımi onuruna verilen yemekte çalınan
müzik, yenilenler ve içilenler. Açıkça söyleyeyim bana göre de
Sayın Cumhurbaşkanı ayıp etmiş. Ne gerek vardı yemek vermeye. Şöyle
bol mayonez ve ketçaplı yarım döner ekmek Kazımi'nin neyine
yetmiyor? Bir de yemek sırasında müzik dinlemişler. Çok yazık,
yemek yerken müzik de dinlenir miymiş. En ilginci de içilenler,
rakı...
Hiçbiryerde yazılmayan bir haberi ilk kez sizinle paylaşıyorum!
Külliyede aşçı yamağı olarak çalışan bir yakınım, Irak Başbakanı
Kazımi'nin iki kadehten sonra Kemal Sunal’ın meşhur filminde
yaptığı gibi, heeyyy! Allaahhh beee! diye naralar atmaya
kalkmış.
Sadece bu kadar da değil, Sayın Cumhurbaşkanı, ayıp oluyor,
şekline müdahale edince Kazımi'de, benn zarhoşş değilimmm,
demiş.
Dalga mı geçiyorsun? Şeklinde soru yönelten okurlarım olabilir,
evet çaresizlikle harman olan, zeka fukaralığının diz
boyuna ulaştığı kesimle dalga geçme hakkımı
kullanıyorum.
Boşuna uğraşmayın, uydurma yolsuzluk belgeleriyle,
yaptığınız tacizleri unutturamazsınız.
Dokunulmazlığın olduğunu bildiğiniz TBMM kürsülerinden,
Sayın Cumhurbaşkanına hakaretler ederek tecavüzlerinizi sümen altı
ettiremezsiniz.
Uyduruk rakı masası iftiralarınızla CHP İlçe Başkanının 17
yaşındaki çocuğa gönderdiği taciz mesajlarını gündemden
düşüremezsiniz.
Çok partili dönemin doğuştan muhalefeti CHP' ye önerimdir...
Yatıp kalkıp Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dua
edin.
Yurt içinde zaten her dört kişiden üçü, sizi muhatap dahi
almıyor.
En azından onun sayesinde yurtdışındakiler, "düşmanımın
düşmanı benim dostumdur" misali yüzünüze bakıyor