Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Her şeye rağmen CHP başarılıymış. CHP’li yöneticiler böyle
düşünüyorlar ki halen koltuklarına japon yapıştırıcıyla yapışmış
gibi oturuyorlar.
O kadar ki zorla kaldırmaya kalksanız giysilerinin ve malum
organlarının bir kısmı koltuklarda kalacak.
Tamam başarı görecelidir diyelim ya da griden esinlenerek
"Başarının 50 tonu" var iddiasında bulunalım.
İyi de şimdi CHP’nin hangi icraatını göreceliğin sınırlarını
zorlayıp başarılı olarak adlandırırcağız?
Veya Sayın Kılıçdaroğlu’nun partisi için, bu ülke için, bu millet
için hangi getirisini başarının 50 tonundan birisini kabul
edeceğiz?
Eğer Sayın Kılıçdaroğlu üst komşum olsaydı muhtemelen, komşuluk
ilişkileri bağlamında, iyi bir komşudur, diyebilecektim.
Yani kendisiyle hiç karşılaşmamama rağmen insan olarak sorun
yaşayacağıma inanmıyorum.
Fakat siyaset başka bir şey, yöneticilik başka bir şey, parti
genel başkanı olmak başka bir şey.
Aynı durum kurumsal anlamda CHP içinde geçerli.
Hadi 1950 öncesini bir yana bırakalım, çünkü tek parti olduğundan
Türkiye Cumhuriyeti’nde yapılan bütün doğru ve yanlışlardan o
sorumlu.
Ama 1950’den sonra CHP bu ülke için, bu millet için, hatta bizzat
kendisi için ne yaptı?
Parti, bölge, cinsiyet, yaş... Ayırmaksızın size
soruyorum, CHP’nin ve CHP’lilerin başarısı başarının 50 tonundan
hangisi?
CHP'ye oy verenlere zaman zaman bu soruyu sorduğumda, hiç iktidara
geldik mi, İktidara gelmeden başarı denilecek ne yapabiliriz ki,
cevabını veriyorlar.
Oysa bu cevap bile başarısızlığın itirafının ta
kendisidir.
En azından başarılı bir muhalefet partisi olarak görevlerini yerine
getirip halka, biz başarılı bir şekilde iktidar olmaya adayız,
mesajını verebilirlerdi. Ama sonuç öyle mi?
Bu soruyu cevaplamaya dahi gerek yok fakat ben yine de
cevaplayayım, kocaman bir hayır.
Hayat bazen insanlara bütünü kendi çabalarına bağlı olmayan
fırsatlar sunar. CHP için İstanbul seçimleri de böyle bir
fırsattı.
Bakın İstanbul’u Ak Partiden resmi ya da gayri resmi işbirliği
içerisinde beş parti ancak alabilmiş.
Başarı kime yazılmış? CHP ve Ekrem imamoğluna.
Tek başına seçimlere giren bir CHP’nin alacağı oyu varın siz hesaplayın.
Fırsattı dedim çünkü bugüne kadar yaşananlar ve bugüne kadar
yaşananların gelecek için verdiği işaretler toplumun büyük bir
kesiminde fırsatın değerlendirilemeyeceği kanaatini
oluşturuyor.
Neden mi?
Ekrem İmamoğlu için, İBB koltuğuna oturalı 13 ay geçti, bugüne
kadar ne yaptı, söylemi oldukça popüler bir söylem ama ben biraz
haklı biraz haksız bu söylemin arkasına sığınmayacağım.
Borçlu bir belediye, meclis çoğunluğu muhalefette, bir de bugüne
kadar göze çarpan yapılabilecek yatırımlar kendilerinden önce
hayata geçirilmiş. Yani, Ak Parti belediyeleri diğer devasa
yatırımlarının yanı sıra belediyeciliğin olmazsa olmazları
temizlikte, suda ve epeyce de ulaşımda İstanbul'u oldukça
rahatlatmış.
Başka söylemle Ekrem İmamoğlu az parayla ve mecliste azınlıkdayken,
buna belediyecilik anlamında tecrübesizliği de ekleyin, yapacak çok
da bir şeyi yok.
Benim dikkatinizi çekmek istediğim yön İstanbul özelinde görünür
olan, CHP ama hangi CHP, türünden düşündürten görüntü.
Tamam paranız yok.
Tamam meclis çoğunluğu sizde değil rahat
çalışamıyorsunuz.
Tamam tecrübeli değilsiniz.
İyi de 96 yıllık parti birikimi size aynı pencereden bakabilme
yeteneğinide mi kazandıramamış.
İstanbul seçimlerinin hemen ardından, İmamoğlu'nun danışmanı Necati
Özkan’ın kaleme aldığı, kahramanın yolculuğu, kitabı üzerinden
İmamoğlu ve Kaftancıoğlu arasında çıkan sorun. Canan
Kaftancıoğlu'nun Ekrem İmamoğlu'nu hiçe sayarak yaptığı
çalışmalar.
Mesela Fahrettin Altun olayında olduğu gibi.
En son olarakta ki, onlarcasını örnek gösterebilirim, Canan
Kaftancıoğlu'nun Ayasofya'da cuma namazıyla ilgili sorulan bir
soruya verdiği, ironinin ağzını burnunu kıran cevap "Muharrem İnce
herkes adına kılar."
Benim İstanbul özelinde CHP’de gördüğüm tablo şu.
Canan Kaftancıoğlu Ekrem İmamoğlu'nu sevmiyor.
Ekrem İmamoğlu Canan Kaftancıoğlu'nu sevmiyor.
Muhtemelen her ikisi de Muharrem İnce'yi sevmiyor.
Muharrem İnce de kalp kalbe karşıdır atasözüne istinaden Ekrem
İmamoğlu'nu ve Canan Kaftancıoğlu'nu sevmiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu kimi seviyor?
O belli değil, işte bu tabloda da Türk halkı, her ne kadar CHP
kendisini başarılı bulsa da, bunu koltuklarına yapışıp başkalarına
yol açmayı gerekli görmemelerinden anlıyoruz, CHP’nin başarısını
başarının 50 tonundan hiç birine sığdıramıyor.