Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Kilise oldu, Cami oldu, Müze oldu.
Her seferinde de değil bu topraklarda, dünya üzerinde sürekli konuşuldu.
Evet mimari açıdan şaheser, dini açıdan çok değerli, sosyal açıdan özlem, siyasi açıdan da muktedirlik meselesi olan Ayasofya'dan söz ediyorum.
İşte bu mabedler mabedi yine ülke ve dünya gündeminde.
Ayasofya'yı herkes bilir ama yine de tarihçesini kısaca aktarayım.
360 yılında Hristiyanların gözbebeği, mimarinin şaheseri olarak inşa edildi.
O Ayasofya bu Ayasofya mı? Hayır değil.
Yandı, yıkıldı, yağmalandı eskimeden dolayı kubbesi çöktü ama her seferinde yeniden yapıldı.
1453 İstanbul’un fethiyle Türk toprağı olan Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet tarafından kılıç hakkı olarak Camiye çevrildi.
Hemen hemen bütün tarihçilerin ortak görüşüdür, eğer Osmanlı gibi güçlü, zengin ve kudretli bir imparatorluğun sevgisi, ilgisi ve alakası olmasaydı bugün Ayasofya’nın yerinde yeller eserdi.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir olay var.
1204 yılında kendilerine Haçlı diyen Katolik Hristiyanlar Ortodoks İstanbul’u işgal etmiş, yaklaşık 60 yıl süren Haçlı işgalı sırasında Ayasofya yağmalanmış, yıkılmış hatta bu Ortodoks Hristiyan mabedinde, Katolik Hristiyanlar tarafından dansçı eşliğinde eğlence düzenlenmişti.
Ayasofya Cami'nin hikayesi bu kadar mı? Hayır değil.
Cumhuriyetten sonra Muhteşem Cami yine gündem oldu.
1931 yılında restorasyon için ibadete kapatılan Ayasofya 1934 yılında, geçerliliği tartışmalı Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürüldü.
O gün bugündür, minarelerinden ezan sesi duyulsa da, Cuma namazları eda edilse de, bildiğim kadarıyla, bireysel olarak namaz kılınsa da Ayasofya hukuken müze statüsündedir.
Ayasofya Camii tekrardan ibadete açılsın mı, yoksa açılmasın mı?
80 yıllık tartışma yine gündemde. Fakat bu sefer daha ciddi bir şekilde.
Sayın Erdoğan 2 Temmuz'da alınması beklenen Danıştay kararını işaret ederek, hukukun gereği yerine getirilir, diyor.
Peki başka kimler neler diyor?
Sayın Devlet Bahçeli ısrarla Ayasofya’nın ibadete açılması yönünde açıklamalar yaparken, Sayın Kılıçdaroğlu klasik söylemini yenileyerek, dini siyasete karıştırmayın gibisinden beyanatta bulundu.
Ayasofya ibadete açılmalı mı? Kesinlikle evet.
Nedeniyle ilgili ayrıntıya girmeye bile gerek yok. Yalnızca 1934’e bakmak yeterli. Çünkü Ayasofya zaten kapatılmakla, müzeye çevrilmekle yanlış yapıldı.
Şöyle düşünün, bir millet, asla edilemez denilen İstanbul’u feth ediyor ve bu fetihin nişanesi Ayasofya Camii, yine o milletin torunları tarafından hem de hukuk kanalıyla ne olduğu belirsiz bir statüye, müzeye dönüştürülüyor.
Bu ne demektir biliyor musunuz? Ben iktidar olabilirim ama muktedir değilim.
Öyle ya, siz milletimizin hakkını, milletimizin atalarının mirasını hiçbir sebep göstermeden yok hükmünde bir hale getiriyorsunuz.
Siz Batılılara, Hristiyanlara, Yahudilere Hilafetten sonra Ayasofya’yı da kurban veriyorsunuz.
O zaman muktedir de değilsiniz.
Sorum şu, Ayasofya Cami statüsünde ibadete açılabilir mi?
Benim cevabım, evet açılabilir.
Eğer iktidar olmanızın yanı sıra muktedirdeseniz kesinlikle açılabilir.
O halde akla şu soru geliyor, iktidar olan Sayın Erdoğan aynı zamanda muktedir mi?
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Recep Tayyip Erdoğan hem içte hem de dışta demokrasi tarihimizin gelmiş geçmiş en muktedir Cumhurbaşkanıdır.
Bana göre Ayasofya konusunda da arkasında %80'lik bir halk desteği var.
Durum böyleyken Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılmasının önünde sadece zaman engeli söz konusudur demek yanlış olmaz.
Kanaatime göre Ayasofya'yı bir ihtimal 2020 yılı sonunda, büyük bir ihtimalle de 2021 in başlarında hem fiilen hemde resmen cami halinde görebileceğiz.
İyi de yurtiçinden ve yurtdışından tepkiler gelmez mi?
Bizdeki tepkilerin taban korkusundan gayet cılız olacağı kanaatindeyim. Gerekçem de Sayın Kılıçdaroğlu’nun dünkü grup konuşması.
Baştan sona izledim, Ayasofya hakkında tek kelime dahi yok.
Sınırlarımızın dışından tepkiler gelir mi? Evet gelecektir.
Ama bu tepkilerin etkileri muktedir bir Türkiye‘yi yolundan etmek için yeterli olmaz.
Ya Yunanistan’ın savaş tehditlerine ne diyeceğiz.
Sizi bilmem ama ben, fare kafayı çektiği zaman, getirin buraya o kediyi diye haykırırmış diyeceğim.