Anormal durumun anormal ekonomik tedbirleri

Madem ekonomik hiçlik içerisindeyiz, madem ekonomik hiçlikte dip gözükmüyor, o zaman, küçülmüş dünyanın tarihinde görülmemiş sorun için ekonomik alanda görülmemiş önlemler almak gerekiyor. Rahmetli Sakıp Sabancının Allah'ın emaneti evladı için söylediği sözlerini hatırlayın. “Metin’imin sağlığı için bütün servetimi vermeye hazırım.”

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com

Ekonomi denildiğinde akıllarına yalnızca maddi değerler gelenler hata yapar.

Evet, ekonomi paradır puldur.

Evet, ekonomi paranın pulun satın alabileceği değerlerin toplamıdır.

Ama ekonomi sadece bu kadar değildir. Ekonomi, bazen maddi ya da manevi, bilinen veya bilinmeyen bütün değerlerin toplamıdır.

Rahmetli Sakıp Sabancı’nın Allah’ın emaneti evladı için söylediği sözlerini hatırlayın.

“Metin’imin sağlığı için bütün servetimi vermeye hazırım.”

 Ya da şöyle düşünün, dünyanın en zengin insanısınız.

Sizde koronavirüs tespit edilmiş. Dünyadaki tek doz aşı da benim elimde.

Sorum şu…

 Bütün servetinizi aşıyla takas eder misiniz? Edersiniz değil mi?

Hem de hiç tereddüdü aklınıza getirmeden.

Dünya öyle bir süreçten geçiyor ki, şimdi hepimiz Sakıp Sabancı durumundayız.

Kendimiz için ya da Metin’imiz için tek doz aşıya servetimizi feda edebiliriz.

Başka söylemle, normal şartlar altında sadece Sakıp Sabancılar servetlerinden vazgeçebileceklerken, günümüzde bütün bireyler, bütün kurumlar, bütün devletler, elbette ki çaresiz kaldıklarında buna hazırlar.

Çünkü bütün dünya potansiyel bir anormallikle burun buruna toslamış.

Ekonominin her durum için bir deyimi vardır.

Hatta bunları bazı kurallara bağlanmışlardır.

Mesela ülkeniz üç dönem eksi büyürse, ekonomiye göre siz resesyondasınızdır.

Fakat günümüzde yaşananların ekonomik bir adı yok. Resesyon, zaten olabilecek bir şeydi ama mevcut durum o değil.

 Ekonomik kriz, keşke tek başına bu olsaydı öpüp başımıza koyardık. Şu an yaşananlar tam anlamıyla ekonomik hiçlik.

Madem ekonomik hiçlik içerisindeyiz, madem ekonomik hiçlikte dip gözükmüyor, o zaman, küçülmüş dünyanın tarihinde görülmemiş sorun için ekonomik alanda görülmemiş önlemler almak gerekiyor.

Eğer, ekonomik ortam böyle devam ederken, eğerin altını çiziyorum, normal ekonomik kaygılar nedeniyle anılmaktan itina edilen anormal önlemler alınmazsa, gelecekte anormal önlemlerin bile anlamasızlaşabileceği bir sürece girebiliriz.

Peki, Türkiye için bu anormal tedbirler neler?

Öncelikle Türkiye‘nin mevcut ve gelecekteki durumu ekonomik, sosyal, buna halkın psikolojisi dâhil, gıda ve güvenlik açısından net bir şekilde tespit edilmeli.

Hatta planlama yapılırken, tespitlerin bir tık kötüsü dikkate alınmalı.

Bakın böylesine belirsizlik ortamında dünya piyasalarında dolar yükselirken altının fiyatı düşüyor. Oysa altın güvenli limandı.

 İnsanların kendilerini bugünkünden daha güvensiz hissettikleri bir ortamı hatırlıyor musunuz? Küresel anlamda hayır değil mi?

Eeee o zaman altının onsu neden son yılların en düşük seviyesinde?

Bu soruya hem bizden hem de batıdan cevap vereyim.

 Bizden cevap, altına ısıramazsınız ki. Batıdan cevap, nakit kraldır.

O halde, hükümetin ekonomik sistemin tamamına akacak para musluklarının acilen açılması gerekiyor.

Ekonomik sistemden kastım, emekliden tutun holding patronlarına kadar para ile işi olan herkes. Burada en çok dikkat edilmesi gerekilen konu şu olmalı.

Nakit aynı anda ve piramidin bütün katmanlarını kapsayacağı şekilde sisteme arz edilmeli. Genelde yapıldığı gibi nakit yalnızca tepeden pompalanmaya çalışılırsa, para sadece tepede kalır ve finans sistemine çok kısa bir yoldan ulaşır.

 Evet, piramidin tepesi içinde musluklar açılmalı fakat tabanla aynı anda.

Üstelik tabandan finans sistemine giden yol çok daha duraklı ve çok daha uzun.

İyide bu iş nasıl olacak?

Elbette helikopterle halkın üzerine para atılacak değil.

 Emekliler dâhil ücretliler için geçici ama her ay, devlet kriz yardımı, başlığı altında ödemeler yapılmalı.

Sicillerine bakılmaksızın küçük esnafın krediye erişiminin önündeki bütün engeller kaldırılmalı. Orta ve büyük işletmeler için, krediye erişimin yanı sıra, çalışanları için geçici pirim ve maaş destekleri yapılmalı.

Ya Bankalar...

 Kredi arz ve taleplerine hazine garanti vermeli.

Her ne olursa olsun, fabrikaların, her türlü iş yerinin üretime devam etmesi sağlanmalı ve ürettiklerini satabilmesinin önü açılmalı.

Diyeceksiniz ki, bu Haydar Baş‘ın ekonomik programı gibi oldu.

Evet, aynen öyle oldu. Ama o normal zamanlar için öneriyordu. 

Yine, diyeceksiniz ki devlet bu kadar parayı nereden bulacak? Gerekiyorsa Merkez Bankası baskı makinelerini fazla mesai yaptırıp piyasayı fonlayacak.

Can alıcı soruları sorduğunuzu duyar gibiyim. 

Er yada geç işler düzeldiğinde bu kadar çok para ekonomi için zararlı olmayacak mı?

İşler düzeldiğinde enflasyon zıplamayacak mı?

Ve başka önemli ve doğru birçok soru daha.

Tamam, bunlar sorun.

Fakat şu an dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu problem çok daha büyük. 

Üstelik Cumhuriyet tarihinde İlk kez ekonomi sosyal hayatı etkileme potansiyeline sahip.

Hani yazıma başlarken demiştim ya, ekonomik maddi ya da manevi, bilinen veya bilinmeyen bütün değerlerin toplamıdır.

Eğer yarının yalnızca ekonomik değerlerini düşünerek, bugünün değerlerinin toplamına hitap edecek bir çözüm getiremezseniz, gelecekte elimizde ekonomik kaygıları düzenleyebileceğiniz    bir ortam kalmayabilir.

 Özetle demem şudur.

Bugün ekonomiye sadece Ekonomi Bakanı gibi değil, aynı zamanda Metini’nin babası Sakıp Sabancı gibi de bakmak gerekir.