Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Ne yalan söyleyeyim, bu konuda yazmak içimden
gelmiyor.
Es geçmeyide aynı şekilde içime sindiremedim.
Hani derler ya, söylesem öldürürler, söylemezsem ölürüm, o
misal.
Sayın Akşener geçtiğimiz günlerde yarı hanım ağa, yarı demokrasi
havaleliği pozuna bürünüp, vicdana zarar açıklamalarda
bulundu.
Neymiş efendim, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan kendilerinden
milletvekili isterlerse verirlermiş.
Sayın Akşener öncelikle size şunu söylemek isterim.
Hiç vakit kaybetmeden, mevcut ve gelmiş geçmiş bütün
milletvekillerinden özür dilemelisiniz.
Neden mi?
Birincisi, milletvekilleri birilerine alınıp verilebilinen eşyalar
olarak görülemez.
İkincisi, siz milletvekillerinin genel başkanlarısınız ağaları
değil.
Şimdi diyeceksiniz ki, ben CHP’den 15 milletvekili aldım da ne
oldu?
En basit şekilde açıklamak gerekirse, televizyon başında hiç
çekinmeden sarf ettiğiniz cümlelerinizin, ağızınızdan bu kadar
umursamazca, bu kadar normal çıkışını kolaylaştırdı.
Dikkat ettiniz mi, otomobilinizi arkadaşınıza ödünç
vereceğinizi söyleseydiniz daha rahat olamazdınız.
Olayın bir başka boyutu da şu.
Parlementer sistemi savunan siz değil
misiniz?
Hem de güçlendirilmiş parlementer sistem istiyorsunuz.
Adama, "Bu ne pehriz bu ne lahana turşusu" demezler
mi?
Bir taraftan parlementer sisteme methiyeler düz öbür
taraftan parlementonun öznesi milletvekillerini ve onları seçip
meclise gönderen asıllarını aşağıla.
Güneş Motel olayını hatırlarsınız.
Ecevit'in onbir'leri, sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun
onbeş'leri.
Hani size vermişti ya, işte onlar.
Şimdi de sizin cömertçe sunduğunuz yirmileriniz.
İnanın bana, halk vekillerinin rakamlaştırılıp siyaset
mühendisliğine alet edilmesinden hiç hoşlanmıyor.
Daha önce şahit oldunuz, bu gibi rakamlaştırmalara, rakamsal bir
yanıtları da var.
Ne mi? Söyleyeyim.
Hadi ikile bakalım.
Şırınga, çikolata, uyuşturucu
Akıllara ziyan diye diye inanın aklıma ziyan gelmesinden
korkuyorum.
Yine bir akıllara ziyan olay.
Küçük bir çocuğumuz çikolata yerken hayatını kaybetti.
Elbette ki olay çok korkunç, çok acı. Evlatlarımıza Allah’tan
rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Konu günlerdir medyada tartışılıyor. Efendim, çikolata çocuklar
için uygun yapılmamış, neden kantinlerde satılıyormuş, Milli Eğitim
Bakanlığı, devlet neredeymiş.
Bunların hepsi kesinlikle doğru.
Doğru olan başka bir şeyse, olayla ilgili gözden kaçan çok
önemli bir konunun olması.
Bakın, çocuklar tıpatıp uyuşturucu kullanılan şırıngaya benzeyen
bir aparatla çok sevdikleri, insanların mutluluk hormonlarını
harekete geçiren en bilindik gıdayı, çikolatayı
tüketiyorlar.
Sözüm bütün topluma.
Annelere babalara, öğretmenlere, kantin görevlilerine, marketten
alışveriş yapan bütün vatandaşlara, tekrarlıyorum, sözüm bütün
topluma.
Bir görme engelli olarak hiç hoşlanmadığım, nereye gittiğine dikkat
edilmeden kullanılan bir soru var.
Şimdi o soruyu ben soracağım.
Hem de nereye gittiğine dikkat ederek, baylar bayanlar kör
müsünüz?
Bunu anlamak o kadar zor mu?
Bunu anlamak için uzman olmaya gerek var
mı?
Bakın çocukların bilinç altlarına, uyuşturucunun simgesi enjektörü
yerleştiriyorlar.
Nasıl mı? Çok basit.
Enjektörün içerisine çikolata koyup, mutluluk
hormonlarını harekete geçirerek.
Bu çocuklar yarın isteseler de istemeseler de uyuşturucuya daha
sempatik bakmayacaklar mı?
İleride şırınga dolusu uyuşturucu gördüklerinde, bilinç altları
tehlikeyle ilgili değilde, mutlulukla ilgili hormonlarını harekete
geçirmeyecek mi?
Elbette ki geçirecek.
Küçük kardeşlerimizin henüz yaşamının başında talihsiz bir şekilde
hayatını kaybetmesi gerçekten korkunç ve önemli fakat, daha korkunç
ve önemli olanı ise, af buyurun ama, böylesine bir konuda malesef
toplum olarak aptalmışız.
Hem de aptalın önde gideni.