Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Kapitalizim daha adı bile koyulmadan başkalarının acılarını,
üstelik keyif alarak sürekli yedi.
Hende din ahlak tanımadan, hem de kanun kural dinlemeden, hem de
kimsenin gözünün yaşına bakmadan.
Günümüzde şahit olduklarımız için koronavirüsü günah keçisi
etmenin anlamı yok.
O mevcut durumda zurnanın zırt dediği yerden başka
bir şey değil.
Yaşananlar sadece tatlı tatlı yenilen acıların son durakdaki
sıkıntıları.
1997 yılıydı.
ABD- New Jersey'deki kuzenimin evinin bahçesinde
oturuyordum.
Biraz kapitalizmin merkezinde bulunduğundan, birazda işletme
okuduğum halde ekonomiye İlgi duyduğumdan, elbetteki sağlık
sebebinden dolayı gittiğim için epeyce de vaktim vardı,
kapitalist sistemi bolca düşündüm.
O günlerde Türk televizyonlarında bir beyaz eşya reklamı
döndürülüyordu. Reklamda dikkatimi çeken cümle, şu kadar saniyede
bir bulaşık makinesi üretiyoruz.
Düşüncemin çıkış noktası da bu cümleydi.
Evet o kadar saniyede o kadar bulaşık makinesi üretebilmek güzel
bir şeydi. Ama nereye kadar?
Ben cevaplayayım.
O kadar bulaşık makinesini o kadar saniyede satamayacağınız
ana kadar. Sonuçta şuna karar vermiştim.
Kapitalizme aykırı olsada kapitalizmin önünde tek bir şans
var.
Bu şansı kullanmakda kapitalistlerin elinde.
Aksi halde, mutlaka bir gün o gün gelecek, kapitalizm de tıpkı
komünizm gibi tarih sayfalarında nizami yerini alacak.
Kapitalizm dendiğinde benim aklıma 1500'lü yılların ortalarında
coğrafi keşiflerle başlayan, zorla sömürme geliyor.
O gün bugündür devam eden sömürü düzeni zorla sömürülmeden
gönüllü sömürülmeye kadar geniş bir yelpazede kendisine yer
bulmuştur.
Kapitalizmin önündeki tek şans demiştim, bulaşık makinesi örneğiyle devam ederek anlatmaya çalışayım.
Ürettiğimiz bulaşık makinesini satamadığınız zaman üretmenizin
hiçbir anlamı yoktur.
O halde size bir pazar lazım.
Yani, bulaşık makinesi üretemeyen fakat onu satın alabilecek parası
olan insanlar.
Ya kapitalist sistemin dünyayı getirdiği nokta neresi?
Bir tarafta bulaşık makinesi üreten, onu satın alabilecek parası
olan ama bulaşık makinesine ihtiyacı olmayan insanlar; diğer
tarafta bulaşık makinesi üretemeyen, onu satın alabilecek parası
olmayan ama bulaşık makinesine ihtiyacı olan insanlar.
Hatırlayın 2008 bunalımını tetikleyen mortgage
krızi de tamda budur.
Yani, kapitalist sistem elindeki tek şansı
kullanmadı.
Başka söylemle, aç gözlülükleri o hale geldiki, sömürdükleri
insanlardan aldıklarının bir kısmını onlara yönlendirmeyi,
dolayısıyla da bulaşık makinesi satın alabilecek paraya sahip
olmalarını tercih etmediler.
Koronavirüs mü?
Söylediğim gibi o sadece zurnanın zırt dediği yer.
Peki şimdi ne olacak?
Kapitalistler kendi elleriyle yaktıkları ormanda kendi ağaçları da
yanmayacak mı?
Tamam kerrat cetveli gibi ezberledik, artık dünya eskisi
gibi olmayacak.
Buna ekleyecek başka lafım yok.
Ya kapitalist sistem, ya kapitalistler.
İşte orada söylenecek çok söz var.
Koronavirüs eninde sonunda salgınlıktan
çıkacak.
Geride kalacak olan ne?
Kocaman bir ekonomik harabe.
Evet son darbeyi koronavirüsün indirdiği, kapitalistlerin ekonomik
harabesi.
Tamamda kapitalistler o ekonomik yıkıntıların içerisinde sırça köşklerini koruyabilecekler mi?
Ya da şöyle sorayım, sırça köşklerini korumalarına müsaade edilecek
mi?
Kesinlikle hayır.
Elbetteki hemen değil, elbetteki şu an hayattaki insanların çoğu
göremeyecek. Ama bir zaman gelecek kapitalistler aç gözlülüklerine
gem vuramadıkları için kendi elleriyle hazırladıkları kendi
armageddonlarını yaşayacaklar.
İşte o zaman, hoşlandıkları acıyla beslenmenin hiçte
hoşlanmayacakları acı sonuyla yüzleşecekler.