Yıllar önce ABD’ye ilk gittiğimde bir çok şey daha ama özellikle
dikkatimi çeken iki konu olmuştu.
Birincisi, Amerika asla Hollywood filmlerinde göründüğü gibi
değil...
İkincisi, bu ülke tuhaf adamların tuhaf ülkesi...
Sanırım doksanlı yıllardı.Deniz kazasını anlatan Titanik benzeri
bir film izlemiştim. Film bir siyahi Amerikalının kaza
esnasında beyaz Amerikalı ve çocuğuna cansiparane şekilde
yardım etmesini konu alıyordu.
Son sahne akıldan çıkacak gibi değildi.
Beyaz Amerikalı kendisine yardım eden siyahi Amerikalıyı
cankurtaran sandalına almak için uğraşanları geriye itip,
"Durun! Onu sandala ben çekeceğim" deyip
adeta saldırırcasına denizdeki Amerikalıya elini uzatmıştı.
Şöyle düşünün, kocaman bir ekranda yalnızca "bembeyaz
bir elle simsiyah bir el kenetlenmiş" durumda.
Mesaj ne? ABD’de beyazlarla siyahiler kardeşdir.
Peki, gerçekte durum öyle mi? Hayır, elbette öyle değil.
Bana inanın, bembeyaz Amerikalıların en az yarısı kanundan,
Allah’tan yada kendisi için önemli herhangi bir şeyden
korkmasa, eline geçirdiği ilk siyahi Amerikalıyı kör testereyle
keser.
Ya Siyahiler? Onlarda, şu kör testereyi daha önce neden
ben elime geçiremedim, şeklinde hayıflanır.
İşin özeti, ABD’deki siyahilerle beyazlar kardeştir
hikayesi, kelimenin tam anlamıyla hikayedir.
Yaşı 40 civarında olanlar hatırlar, Bir de TRT de yayınlanan,
Hollywood yapımı "Mavi ve Gri" adında dizi film
vardı. Amerikan iç savaşını anlatıyordu.
Hani şu Kuzey Güney savaşı. Hemen hemen dizi filmin her
bölümünde yer alan şöyle bir sahne olurdu.
Kuzeyli ve Güneyli askerler savaşa ara verdiklerinde otururlar,
sohbetin belini kırarlar hatta karşılıklı sigara, viski
iİkramında bulunurlardı. Daha sonra da, hadi savaş zamanı, deyip
karşılıklı geçip birbirlerini boğazlarlardı.
Buradaki mesajda, Kuzey Güney Savaşı aslında saçma ve derin
temellere dayanmayan anlaşmazlıklardan başka bir şey değil.
Diğer söylemle, aslında bütün Amerikalılar kardeş hatta
kankadır. Aynı soruyu bir daha soracağım, gerçek öyle mi? Hayır,
gerçek öyle değil.
Amerikan iç savaşında Amerikalılar Önce "Kuzey ve Güney" olarak
ikiye ayrılmışlardı sonra da "Maviler Grileri" griler
mavileri en vahşi şekilde öldürmüşlerdi.
Uzun lafın kısası, Hollywood filmlerindeki ABD,
halihazırda olan Amerika değil, olması istenilen
Amerika.
Tuhaflıklarının hangisini anlatayım...
Ülkeye girene kadar canınızı alırlar fakat bir girdiniz mi ondan
sonra size hiçkimse hiçbir şey sormaz.
Karşılaştığınız bütün güvenlik görevlileri ülkeye kaçak
girdiğinizi anlarlar ama seslerini dahi çıkartmazlar.
Bana tuhaf gelen bir başka şeyde, 20 yıldır yanyana evlerde
oturan, hatta ikisi aynı anda mutfak kapılarını açtıklarında
aradan geçecek yol bile kalmayacak kadar yakın komşuların
iletişimleri, karşılaştıklarında Amerikan tarzı gülerek "hi
(selam)" demek ve sabah gazetelerini önce alan komşusunun kapısına
bırakmaktan ibaret olmasıydı...
İşte bu tuhaf Amerikalılar bir tuhaflığa daha imza attılar. Neye
mi?
Söyleyeyim...
Başkanlık seçimlerinin iki adayının yaş ortalaması 76, sadece
tuhaflık bu kadarla da kalmıyor. Yine her iki başkan adayı da kendi
çaplarında tuhaflar.
Bu tuhaflıklar ülkesinin iki tuhaf başkan adayının katıldığı
tuhaf seçimler, tuhaf bir sonuca evrilebilir.
Başka söylemle, bu iki ihtiyar başkan adayının çatışmasından kan
çıkabilir. O kadar ki, bu çatışmayı hiçbir Hollywood filmi sempatik
hale getiremez.