Söze nereden başlayacağımı bilemedim.
Şu müjdeli gaz haberine gelmezden evvel…
Öncelikle burnumuzun dibindeki Meis Adası’sını esrik kafayla
çıbanbaşı sınır komşumuz Yunanistan’a veren –ki rahmetli demeye
dilim varmıyor- Lozan’ın devri sabık heyet başkanı İsmet Paşa’ya
kahrederek başlasam yerinde olur sanırım.
Sonra da geçtiğimiz hafta Akdeniz’de Navtex ilan eden Silahlı
Kuvvetlerimizin bu hukuki ve askeri haklı çıkışına karşılık
Avrupa’nın dümen suyuna gelip güya biz de Navtex ilan ettik diyen
Yunan donanmasının bu cahil cesaretiyle başına iş açacağını her
Türk gibi ben de hatırlatayım istedim.
Tam da bu ay ölüm yıl dönümü vesilesi ile rahmetle yâd ettiğimiz
Ebulfez Elçibey’in dediği gibi.
“Sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla
unutmaz!”
Sağ olsunlar(!)
Gerçi çok uzağa gitmeye ne hacet. İçimizdeki İrlandalılar
yetiyor zaten bizim kim olduğumuzu gün şaşmaksızın
hatırlatmaya.
Gezicisinden FETÖ’cüsüne; PKK’lısından sosyalistine…
Dahası Abdulhamid gitsin de ne olursa olsun türküsünü aranje
edip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diyerek dillendiren söz de
milliyetçi, güya muhafazakâr, lütfen ulusalcı ve dahi vatan millet
savunucusu milyonlar varken bizim Türklüğümüzü unutmamız ne
mümkün.
Ayasofya ibadete açıldığı gün Afrika’nın ta güney ucundaki
TOGO’da siyah benizli çocukların dua edip şükür niyetine kurban
kestikleri bir günde bizim beyaz benizli olaya Fransız
muhalefetimizden ve de sayısı milyonları bulan haset mimarlarından
daha ne beklenirdi ki.
Belki de ülke olarak bizi bir üst lige çıkartacak olan doğal gaz
bulunduğu müjdesini kara haber gibi karnına doldurup gazlananları
gördükçe insan Türk olduğunu nasıl unutabilir ki.
Neyse, biz önümüze bakalım. Arada bir sırtımızdan hançerlemeye
çalışan dâhili ve harici bedbahtları kontrolü ihmal etmeden
tabi.
Gelelim asıl mevzuya. Rabbime şükürler olsun ki takvim
yaprakları 2020 dökmeye başladığı günlerden bu yana bir türlü
gülmeyen yüzümüz şükür ardı ardına yaşadığımız heyecanlı
bekleyişlerle bir az olsun tebessüm etmiş oldu.
Geçtiğimiz yıl Akdeniz için Libya ile yapılan "Güvenlik ve
Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" nın meyvelerini daha
toplamadan şükür ki hepimizi sevindiren haber Karadeniz’den
geldi.
Yumuşak karnımız olan ve dış borçlanmadan kaynaklı cari
açığımızın ana sebebi olan enerji giderimizin biraz olsun azalacağı
haberi bile ülke sevdalısı kim varsa yüzlerini güldürmeye
yetti.
Muhalefet liderleri yanında kimi patron, gazeteci, akademisyen
zevatın yani, şey, işte, aslında gibilerinden bir açıklama yapmış
olması ne kadar sahte ise ülkemizin elinin dünya piyasasında
güçlenecek olması da o kadar gerçektir.
Enerji alanında başı çeken ABD, Rusya, Çin gibi ülkeler
karşısında her zaman bir yanımız eksik başladığımız yarışın
inanıyorum ki bu saatten sonra kazananı olmasak bile daha az
kaybedeni olacağımız gün gibi ortadadır.
Ülkemizin önünü açacak olan başta doğalgaz müjdesi kadar,
inanıyorum ki yakın bir zamanda petrol ve diğer değerli zengin yer
altı kaynaklarımızla ilgili duyacağımız müjdeli haberlerle yakın
zamanda dünya devi bir ülke olacağımızdan hiç ama hiç şüphem
yok.
Yeter ki bize Türk olduğumuzu hatırlatan bedbahtlar ayak bağı
olmasınlar.
Gaz’anız mübarek ola!