Büyük şeytan’a neler oluyor?

Tevafuk bu ya, 2002 yılında ülkemizde 3 Kasım’da yapılan genel seçimlerin ardından adeta devrim niteliğinde gelişmelerin olduğunu bütün dünya gördü ve hala da görmeye devam etmekte.

İ.Emre Gümüş emre@nethaber.com

3 Kasım’ı hatırlamayanınız yoktur.

Tevafuk bu ya, 2002 yılında ülkemizde 3 Kasım’da yapılan genel seçimlerin ardından adeta devrim niteliğinde gelişmelerin olduğunu bütün dünya gördü ve hala da görmeye devam etmekte.

Aynı tarih’te ABD’de seçiciler kurulunca sayılan oyların tamamlanıp başkanlık seçiminin resmi olarak sonuçlandığı günden itibaren büyük şeytan ABD’de sular durulmuyor.

Son olarak Tump’a destek gösterisi düzenleyen protestocuların tam da Biden için yapılan tescil toplantısı esnasında kongre binasını basıp tarihi bir olaya imza atmış oldular.

Fetö elebaşının saklandığı Pensilvanya’nın Valisi Tom Wolf bu yaşananları bir darbe girişimi olarak nitelendirdi.

Yok daha neler.

Bizde gezi olaylarındaki çapulcular için, dahası 15 Temmuz’da bildiğin darbe girişimi için ağız birliği etmişçesine bütün ABD demokratik haklarını kullanıyorlar derken nasıl oluyor da Washington’da bir eylemin adı demokratik hak mücadelesi yerine darbe oluyor.

Elbette ki gelişmeleri savunacak değilim.

Fakat bütün dünyada üs kurmadık ülke bırakmayıp binlerce yasa dışı iş ve işlemle terör örgütlerine yardım ve yataklık eden baş belası ABD’nin kendi derdi ile dertlenmekten başını kaldıramadığı günleri dört gözle bekleyen milyarlarca mazlumun duasına amin demek istiyorum hepsi bu kadar.

Afro-Amerikalı George Floyd'un bir polis tarafından boğazı sıkılarak öldürülmesi sonrasında ortaya çıkan protesto eylemi inanıyorum ki daha büyük hadiselerin işaret fişeğidir.

 Duam odur ki ABD öyle bir çıkmazın içerisine girse, kimsenin burnu kanamadan çökmüş olsa ve de ahını aldığı onlarca insanın duasına muhtaç hale gelse fena mı olur.

Bekleyip göreceğiz.

WhatsApp ne yapmaya çalışıyor?

Bir başka ABD menşeli sosyal mesajlaşma programı WhatsApp, kullanım koşullarını değiştireceğini ilan ederek kullanıcılarına mesaj yoluyla sözleşme şartı getirdi.
 
Tarih olarak 8 şubat 2021’i gösteren şirket bu tarihten sonra sözleşmesiz girişe ve kullanıma izin vermeyeceğini deklare etti.
 
Ülkemiz'deki kullanıcıların tepkisini çeken Whatsapp sözleşmesi maddeleri içerisinde, "Facebook şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp, diğer Facebook şirketlerinden bilgi alır ve bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunur." cümlesi ile dikkati çekti.
Garip olan ise güncellemeye tepkili olan kullanıcıların yine başka bir ABD’li mühendis Elon Musk'ın WhatsApp'a karşılık önerdiği 'Signal' uygulaması yanında Telegram Messenger ve alternatif olarak da yerli mesajlaşma uygulaması olan BiP'e yönelmiş olmalarıydı.
 
Peki ne olacak dersiniz?
 
Bana kalırsa her ne kadar bunların birer oyun olduğu ve danışıklı dövüşten ibaret olduğudur.
 
WhatsApp her ne kadar birçok kişinin telefonunda yer alıyor ve en sık kullanılan programlardan bir haline gelmiş olsa da alternatiflerinin varlığı onu geri adım atmaya itecektir diye düşünüyorum.
 
Hatta ben bu yazıyı yazarken şirketin yetkilileri çoktan oturup pabucun pahalıya mal olacağı düşüncesi ile geri atmanın ilan metini yazıyor bile olabilirler.
 
Geri adım atsın ya da atmasın olan da hayır vardır.
 
Bu bize son kez bir ders olur da bizim için bir atılıma vesile olur.
 
O kadar ki 2021 yılının ülkemiz adına teknoloji hamlesiyle taçlanacağını hissettiğim şu günlerde neden bütün dünyaca kabul gören bir haberleşme uygulamasını bizim mühendislerimiz yapmış olmasın.
 
Hatta ve hatta uzun zamandır bilimsel çalışmalarıyla dünyaya yön vermekten uzak İslam Dünyası artık bir hamle ile teknoloji adına söz sahibi olacağı bir adımı atmış olmasın.
 
Bu arada Cumhurbaşkanlığı’mızın aldığı ani bir karar ile haberleşme guruplarını BipMobil’e taşıma kararı almış olması da manidar elbette.
 
Allah büyüktür. Vakti zamanında El-Cezeri gibi bir dehayı insanlığa hizmet için gönderen Allah’ın yeniden bir belki de yüzlerce El Cezeri göndermesi elbette ki mümkündür.
 
Fakat asıl mesele Whatsapp’ın yahut Google’ın ya da Mikrosoft’un bize sözleşme şartı koymuş olması değildir.

Asıl mesele bizi kıskacına alıp kölesi yapmak isteyen bütün ecnebi kurum ve kuruluşların varlığına rağmen daha çok çalışıp -ki içimizdeki tacizci, tecavüzcü, terör yanlısı, heykel dikme meraklısı, Fetöcü, Amerikancı, Avrupacı, LGBTT’ci bilmem neci ahmaklardan bir kurtulurda önümüzü bir görebilirsek tabi- gelecek yüz yıla Müslüman Türk damgası vurabilmektir.

Rabbim niyetimizi kabul eylesin.

Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler.