Bu sefer 15 Temmuz'dan farklı olur

Kulaklarına kimin fısıldadığını bildiğimiz CHP’li Özgür Özel ve Canan Kaftancıoğlu açık açık darbe tehditler savurdu. Türkiye'nin gündemi sağlıktaki başarımızdan bir anda başka bir pencereye çevrildi.

İ.Emre Gümüş emre@nethaber.com

Kafanı sağa çeviriyorsun darbe şakşakçıları, sola çeviriyorsun ağzı darbe kokan güruh…

Bu son yaşananlar birilerinin aleni olarak kudurduğunu gösteriyor. Özür dilerim ama tam anlamıyla böyle

Kulaklarına kimin fısıldadığını bildiğimiz CHP’li Özgür Özel ve Canan Kaftancıoğlu açık açık tehditler savurdu.

Hiç öyle ima etti. Alttan darbe mesajı verdi deyip durumu yumuşatmaya çalışmayacağım.

Hele hele bu sözler Amerika’nın yeni siyasi figürü Canan Kaftancıoğlu’na ait ise durumu suni gündem oluşturuyorlar diyerek geçiştirmek doğru olmazdı.

Özellikle Ayşenur Arslan gibi Fatih Portakal gibi darbe olsa güle oynaya sevinecek insanların kurdukları cümlelerle birlikte ortada bir şeylerin olduğu belli oldu.

İlk duyduğumda hayırdır ne iş desem de olaya şu iki çerçeveden bakmanın doğru olduğunu düşünüyorum.

-Türkiye, tüm dünyanın başına illet olan koronavirüsü kim ne derse desin iyi yönetti ve yönetmeye de devam ediyor. Avrupa ve Amerika gibi basın kuruluşları ağzı açık manda yavrusu gibi Türkiye’nin sağlık sistemini gözlemleyip överken, içerideki bazı yavrular ise nasıl karalarız bu başarıyı diye kara kara düşünüp işe koyuldu.

Hiçbirinde de başarılı olamadılar. Asrın tokatçısı, yürüyen saray sahibi Özdil bile bir türlü başaramadı.

Ne kadar dikkat ettiniz bilmiyorum ama bu darbe söylemlerinden sonra ne ölü sayısındaki düşüşe odaklandık ne de iyileşen sayımızdaki artışa…

Demem o ki her ne amaçla söyledilerse de başarının önüne taş koyma işinde şimdilik başarı sağladılar. Gündem bir anda sağlık başarımızdan, gelirseniz sizi mahvederiz meselesine döndü.

-Yine siyasi kaos oluşturmanın peşine mi düştüler? Sorusunu sormanın hiçte yanlış olmadığı kanaatindeyim. Sonuç itibariyle alışık oldukları mevzular…

Hatırlarsanız Ak Parti’nin yeni iktidar olduğu dönemlerde yine aynı mahalleden darbe söylentileri milletin kucağına atılmıştı.

Bu konuyla ilgili Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin güzel bir beyanatı var.

Diyor ki, “28 Şubat günlerinde ise darbe olacak diye haber merkezinde nöbetçi “darbe muhabiri” tutuluyordu. Askerin baskısıyla Erbakan’ın istifaya zorlandığı günlerdi. Erbakan direniyor, havada ikmal formülü geliştiriliyor, Erbakan’ın istifasından sonra görevi koalisyon ortağı Çiller’in üstlenmesi için çaba gösteriliyordu. O dönemde Refahyol’u tasfiye etmekte kararlı olan askerler baskıyı iyice arttırmıştı. Erbakan’ın direncini kırmak için 16 Haziran gecesi darbe olacağı söylentisi yayıldı. Zaten 28 Şubat tam anlamıyla bir korku yönetimiydi. Genelkurmay’da asker, Cumhurbaşkanlığı’nda Demirel, Meclis’te Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Cindoruk’un liderlik ettiği muhalefet, sokakta ise TOBB, TİSK, TÜRK-İŞ, DİSK ve TESK işbirliği yapmıştı. Sözcülüklerini ise medya yapıyordu. Erbakan’ın istifası geciktikçe baskı arttırılıyordu. 16 Haziran’ı 17 Haziran’a bağlayan gece darbe olacağı kulaklarına üflendiği için haber merkezlerinde nöbetçi ekip tutulmuştu. Türk basını darbeyi bir an önce verebilmek için yarış halindeydi. Erbakan 2 gün sonra istifasını vermek zorunda kaldı.”

Şimdi bende aynı soruyu soruyorum.

Tekrardan askeri vesayeti devreye mi sokmaya çalışıyorlar.

Sonuçta ortada fol yok fos yok bir anda insanları darbe havasına sokmaya çalıştılar.

Ha yeri gelmişken söyleyeyim. O işler artık eskisi gibi olmuyor. Bu millet darbe konusunda artık gayet donanımlı… 10 yaşındaki çocuk bile ne yapacağının farkında…

Darbeye darbe yapmanın nasıl bir şey olduğunu bizler tattık, sadece o gün yapamadığımız birkaç şey vardı.

Bu sefer yine böyle bir alçaklığa niyetlenme olursa biz o fırsatı almış oluruz.

ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL!

Saray rejimini bir şekilde devireceğiz demek iç savaşa ve şiddete meyilli bir söz değil, yeni bir kalkışma olursa haddini bildiririz demenin büyük suç olduğu düşüncesini anlamak mümkün değil

Ortada böyle korkunç söylemler dönerken yeni kurulmuş partilerin herhangi bir açıklama yapmamış olmasını anlamak mümkün değil

Basın özgürlüğü diye bağıran kesimin kendisini eleştirdiği anda bir daha yaparsanız paranızı keserim çabuk özür dileyin demesini anlamak mümkün değil

Ölümden korkmayan bir milleti darbeyle korkutanları anlamak mümkün değil