Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Sevgili okur, kafa bulmanın haricinde köşeyi rezil insanların kirli dimağlarıyla işgal etmek istemiyorum ama bazen aşırı derecede kaşınanlar oluyor!
Misal Merdan, misal asrın kaçak yazarı!
Geçenlerde asrın kaçak yazarı ortalığa pislediği “Atatürk’e lanet öyle mi?” başlıklı yazısında Kurtuluş Savaşı devam ederken memleketin kahir ekseriyetinin adam yerine koymadığı Mustafa Sabri ve Durrizade Abdullah isimli iki vatan haininden bahsetmişti.
Sonra tesadüfen kanalları gezerken Kemalizm’le sosyalizmi nikâhlandırmaya çalıştıkları, Edirne’den öteye kimsenin adam yerine koymadığı fikirleri evrensel hakikatler gibi yutturmaya çalıştıkları Tele1 isimli mizah kanalında Merdan Yanardağ isimli “nefretin çocuğuna” rastladım!
Merdan genel olarak Ak Partilileri, özel olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Durrizade gillere benzetip, vatanı kendilerinin kurtardığını, Ak Partililerin Durrizadeler gibi vatanı satanlarla aynı soydan geldiğini ekrana kusunca…
Bu kadarı da yeter dedim!
Okuyanlar hatırlayacaktır, geçenlerde yazdığım “Ali Erbaş Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Başkanı değildir!” başlıklı yazımın alt başlığında konuya dikkat çekmiştim. Meseleyi biraz açmakta fayda var.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Sabri ve Durrizade Abdullah gibi vatan hainlerinin olduğu doğrudur. Ancak bu hainlerden başka İstanbul işgali yıllarında İngiliz subaylarını meyhanelerinde eğlendirip, İngiliz’in kucağından kalkmayan vatan hainlerinin olduğu da gerçektir!
Bu zatların kimlerin dedeleri olduğunu da Merdan söylesin!
Ha Merdan! Onlar kimlerdi acaba?
Yıllardır aynı hikâyeleri dinliyoruz. Ülkeyi bizim ulusalcı kırması faşist artığı devrimciler kurtarmış, dindar insanlar işgalcilerle işbirliği yapmış!..
Sevgili okur, algı konusunda mahir olan, dinden diyanetten zinhar haz etmeyen bu ithal tohumlar asla size vatanı için inisiyatif alan hocalardan, hacılardan, şeyhlerden, müftülerden bahsetmezler.
Okuma, anlama, akletme konusunda da fazlaca gevşek olduğumuzu düşündüğümüzde!..
Allah’tan Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını yazmış da müminin iffetini kurtarmış! İkinci bir isim sayın deseler, toplum olarak kültür seviyemizin “kontrollü” bir felaket içinde olduğunu göreceğiz!
Algı gerçektir kardeşim!
Beynimizin içini Mustafa Sabri ve Durrizade Abdullah ile doldururlar ama asla bize:
Din âlimi olan ve I. Dönem TBMM üyelerinden birisi olan Mehmet Vehbi Efendi’nin (Çelik) vatan haini sözde din adamları için 23 Ekim 1920 tarihinde Meclis kürsüsünde söylediği şu sözleri anlatmazlar:
“… Sarıklı namına teessüf ederim. Ve sahte sarıklılar ulemadan madut değildir. İşte o hain (Zeynelabidin) habisin yetiştirmiş olduğu kendi gibi müfsit birkaç kimseden ibarettir. Bunun sarıklılara mal edip de hocaları itham etmek de muvafıkı insaf değildir…”
Gönen Müftüsü Şevket Efendi, Müderris Sivaslı Ali Kemal Efendi, Bilecik Müftüsü Mehmet Nuri Efendi ve daha çoğu nasıl şehit olmuştur, anlatmazlar…
İzmir’in işgalinden sadece 4 saat sonra düzenlediği mitingde “İşgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini bir görevdir” diyen Müftü Ahmet Hulusi Efendi’yi anlatmazlar…
Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi’nin İzmir’in işgalinden sonra “Bu kâfirlerin bulunduğu yerde namaz kılınamayacağını” söylediğini anlatmazlar…
Denizli Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi’nin “Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, kitabımız bir, vatanımız bir olduğuna göre muhafazasına mecburuz. Mukaddesatımızı müdafaa için Allah’ın ve Peygamberin emirlerine uymak gereklidir. Çöken saray saltanatının yerine milletinin kalbindeki iman nuru bir kat daha parlamıştır.” dediğini anlatmazlar…
Bozüyüklü Hacı Süleyman Efendi’nin “Hoca! Hoca! İngiliz, Fransız kim olursa olsun memleketimizi kurtarmaya çalışacağız. İcap ederse hepimiz şerefimizle öleceğiz” diyerek Çine Heyet-i Milliyesi’nin kurulmasını sağladığını anlatmazlar…
Yunan işgalinden önce vatandaşı bir mitingde toplayıp vatan sevgisinin imandan olduğunu, İzmir’in asırlardır ezan sesleri yükselen semalarında kulakları tırmalayan çan seslerine katlanmaktansa şerefle ölerek şehadet şerbeti içmenin daha iyi olacağını söyleyen İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi’nin “Kardeşlerim… Ciğerlerinizde bir soluk nefes kaldıkça, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanımızı düşmanlara teslim etmeyeceğimize Kuran-ı Kerim’e benimle birlikte el basıp yemin edin.” dediğini anlatmazlar…
Yine Rahmetullah Efendi’nin İzmir Valisi İzzet Beyin Yunan işgaline karşı çıkılmaması emri üzerine “Vali Bey, bu sakalım kanımla kızarabilir ama bu alına Yuna alçağını sükûnetle selamlamış olmanın karasını sürerek huzur-u ilahiye çıkamam!” dediğini anlatmazlar…
Manisa Müftüsü Alim Efendi’yi, Kırkağaç Müftüsü Hacı Rıfat Efendi’yi, Burhaniye Müftüsü Mehmet Muhip Efendi’yi, Edremit Müftüsü Hafız Cemal Efendi’yi, Tire Müftüsü Sunullah Efendi’yi, Balıkesir Müftüsü Hacı Ahmet Efendi’yi, Biga Müftüsü Hamdi Efendi’yi, İvridi’de Hafız Hamdi Efendi’yi, Müderris İbrahim Efendi’yi, Balya Müftüsü Hüseyin Efendi’yi, Bandırma Müftüsü Hakkı Efendi’yi, Uşak Müftüsü Ali Rıza Efendi’yi, Eşme Müftüsü Nazif Efendi’yi, Turgutlu Müftüsü Hasan Basri Efendi’yi…
Ve daha köşeye isimlerini sığdıramayacağım binlercesini, şehadete koşan Allah ve vatan fedaisi on binlercesini anlatmazlar.
Sanki Mehmetçik cephede “Allah Allah” nidalarıyla şehadete koşmamış da “Çav Bella” lakırdılarıyla vatanın namusunu kurtarmış!
Ve sen, bir türlü “dindar” olamayan muhafazakâr arkadaş!
Cumhuriyetin kuruluş felsefesine şerh düşmen demek işgale dedelerinin direndiği gerçeğiyle bu Cumhuriyetin ve vatanın ortak paydamız olduğu gerçeğini değiştirmez. Bunu ifade etmek de hiçbir eleştirini ortadan kaldırmaz, hiç kimseyi de kutsadığın anlamına gelmez.
Geldikleri seviyeye bak, Cumhurbaşkanı’nı bile vatan hainleriyle aynı safa koyuyorlar!
Bu ülkenin bütün manevi değerleriyle kavgalı olanları anladım da…
Ey muhafazakâr arkadaş, cehaletten yorulmadın mı?
Neyse, boş konuşuyorum! Tamam, kabul ediyorum. Merdan’ın da dediği gibi ülkeyi “Goministler” kurtarmış!