Dandik Amerikan darbesine kim bilir kaç film çekecekler?

15 Temmuz destanını veya hain işgal girişimini nasıl nitelendirdiğiniz, nerede durduğunuza göre değişir. O günü benim gibi bir kahramanlık günü gibi görenlerden değilseniz yazının devamını okumanıza gerek yok.

Cengiz Gülaç cengizgulac@nethaber.com

Bu yazıya iki hafta önce başlamıştım ancak gündem dışı bir yazı olduğu için yarım bırakmıştım. 15 Temmuz destanının beyaz perdeyle imtihanını yazmayı düşünüyordum.

            Üzerimdeki emeklerinden ötürü sonsuz bir saygı ve sevgi duyduğum güzel insan, Sevgili Hocam Sami Demirbağ hafta sonu “Charlie Wilson War” filmini izleyip izlemediğimi sordu.

            Başrollerinde usta oyuncular Tom Hanks, Philip Seymour Hoffman ve Julia Roberts’ın oynadığı 2007 tarihli filmi nasıl kaçırmışım diye kendime kızdım.

            Gerçek olayların anlatıldığı filmde Afganistan’daki Sovyet işgali sırasında SSCB'ye karşı direnen mücahitlere gizli yollardan silah ve finans desteği sağlayan Teksaslı kongre üyesi Charlie Wilson’un gerçek yaşam öyküsü anlatılıyor.

            Oyuncak şeklindeki Sovyet bombaları yüzünden kolları kopan, bedenleri paramparça olan Afganlı çocukları gören Charlie Wilson tamamen “insani!” sebeplerle Sovyet işgali için kongrede mücadele ediyor. İşgal sona erdikten sonra Charlie Wilson kongre üyelerinden eğitim için bir milyon dolar istiyor ancak bu parayı alamıyor.

            Eğitim için istediği parayı alamayınca filmin sonunda Charlie Wilson’un bir sözü ekrana geliyor:

            “Tüm bu olanlar muhteşem şeylerdi ve dünyayı değiştirdi ama oyunun sonunda her şeyi batırdık!

            Ve gerçekten oyunun sonunda Sovyetler dağıldı, “Eğitimsiz, cahil, geri kalmış!” Afganistan’ı işgal etmek için meşru gerekçeler oluştu!

            Klasik Amerikan illüzyonunu görememişseniz müthiş bir insani hikâye izlemiş oluyorsunuz!

            Her ne kadar çocukluğumda Kızılderilileri tutsam da onlarca yıl bizlere sinemayla tarihin en büyük soykırımlarından birisini Western filmleri adı altında Amerikan hikâyesi gibi anlattılar. Rambo filmini sinemada babamla izlediğimde salonda Vietnamlıları destekleyenin olduğunu hatırlamıyorum. Boyum kısa olduğundan önümdeki kişi yüzünden ekranı görmeye yetmediği için babamın kucağında Saray Sineması’nda Rambo için çalınan alkışlar, atılan sloganlar, o çocuksu saflığımın anlayamadığı saçmalıklarla halen daha kulağımda! Ki aynı Rambo daha sonra Afganistan’a da gitmişti…

            Amerika her nereyi işgal edip yüzbinlerce, milyonlarca insanı öldürüp vatansız bıraktıysa bize beyaz perdenin önünde alkışlamak düştü!

            Amerika, büyülü beyaz perde aracılığıyla onlarca yıl bizlere propaganda yaptı, dünyadaki tüm rezilliklerini bir hayat tarzı ve kahramanlık hikâyesi diye dayattı.

            Charlie Wilson’u izlerken Amerikan kongresinin basılma görüntülerini düşündüm…

            Acaba “çakma” darbe girişimini konu alan kaç film çekecekler?

*****

Şüphesiz 15 Temmuz bir destandır.

            Şüphesiz 15 Temmuz büyük bir milletin “aslına” sadakatinin yazıldığı tarihtir…

            Ancak her zaman olduğu gibi tarihi yazdık ama yine anlatamıyoruz!

            Doğrudur, eskiden sermaye sahipleri farklıydı. Ancak bugün bu kadar imkâna rağmen ortaya doğru düzgün sanat değeri olan hiçbir şey koyulmuyor.

            15 Temmuz, üzerinde onlarca film yapılacak, romanlar yazılacak bir destandır.

            FETÖ denen ihanet şebekesi için yüzlerce bölümlük diziler çekilebilir, sayısız hikâye yazılabilir…

            Hiçbir sanat değeri taşımayan, berbat senaryoların, üçüncü sınıf kötü oyunculukların, amatör çekimlerin olduğu bir iki film haricinde 15 Temmuz’u hakkıyla anlatan tek bir film çekilmedi.

            Ekranlar, dandik mafya dizilerinden, botokslu silikon patlaması yaşayan aşk dizilerinden geçilmiyor!

            15 Temmuz günü sahne milletindi!

            Gerçek kahramanlar sahnedeydi. Tarih ancak bu kadar güzel yazılırdı.

            Ve millet icap ettiğinde yeniden tarih yazmak için ekranları çakma kahramanlara, samimiyetsiz aşklara bıraktı!

            Sonradan görmelerden sanat üretmelerini beklemek saflık olsa gerek!