Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Sevgili
okur, imkân bulduğunda gardıropçu hassasiyetleri
kullanıp, usulen, söylenmiş olmak için söylenmiş sözleri sanki ilk
defa söylüyormuş gibi yapıp, bir kitabı 2.500 liraya okuruna
kakalayan bir “kaçak” yazarımız var!
Yılmaz Özdil.
Bence asrın kaçak yazarı Yılmaz aptal olduğumuzu
düşünüyor. İzah edeyim efendim…
Bireylerin dürüstlüğünün ölçüsünün, çalamadıklarıyla,
yapamadıklarıyla ölçüldüğü
ülkemizde, imkânından fazlasına el uzatamayanların
dürüstlük abidesi gibi geçinmesinden hepiniz gibi ben de
tiksiniyorum.
İnsan, sınandığı günahları/suçları ölçüsünde dürüstlükten bahsedebilir. Misal, bir çobanın hayatında hiçbir zaman ihaleye fesat karıştırmamakla övünmesi ne kadar tuhafsa, bir insanın haktan hukuktan bahsedip, ahlakının ölçüsünü metrekare üzerinden izah etmesi de en az o kadar tuhaftır.
Meseleyi biliyorsunuz…
Sayın asrın kaçak yazarı Yılmaz efendinin denize nazır villasında kaçak yapılaşmaya gittiğini duymuşsunuzdur. Gerçi kaçak yazarımız bu meseleyi unutturmak için asrın 5 milyon dolar ödüllü yalanını atarak, kaçağından bile bir kahramanlık hikâyesi yaratmayı başardı ama olsun, biz meseleyi biliyoruz.
Asrın kaçak yazarı kendisini savunduğu yazısında mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini yazmış. Ayrıca saray denen yazlığının 2 oda, bir salon olduğunu, 1.100 odalı olmadığını söylüyor. Arkadaş komik ya, kaçağını kamu malıyla meşrulaştıracağını zannediyor.
Ben Yılmaz’ın esprilerine olmasa da, komiklik çabasına her zaman gülmüşümdür!
Villanın ha bire kilo alıp serpildiğini gören mahkeme, sahibinin yürütmesini engellemek için “yürütmeyi” durdurma kararı almış olabilir, doğrudur!
İnsan, Halk Arenası isimli programdan alışık olduğu, sivil kafada postal aşkı yaşayıp, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye slogan atan hayranlarının zekâ seviyesinden hareketle, tüm toplumun aptal olduğu zannıyla hareket eder mi hiç?
Sevgili asrın kaçak yazarı Yılmaz, yürütmeyi
durdurma kararı sadece davacının haklı olduğu gerekçesiyle
verilmez. Telafisi imkânsız bir
zararın doğma ihtimali varsa da verilebilir.
Yani, haklı çıkma ihtimalinizde yıkılmış yapıdan
kaynaklı zararın telafisi mümkün olamayacağından, mahkeme usulen
yıkım kararını durdurur. Nasıl olsa karar aleyhinize çıktığında
yapıyı her zaman yıkmak mümkün
olacaktır.
Hadi ben hukukçu olduğum için meseleyi biliyorum. Neden “yürütmenizi” durduran kararı komiklik çabası gösterdiğiniz yazıya iliştirmiyorsunuz?
Öyle ya, görelim kararda haklı olduğunuz mu yazıyor, yoksa başka bir şey mi?
Meselenin özü şu sevgili okur,…
130 m2 veya bilmem kaç metrekare diye meseleyi küçümseyip, kaçak yapının ucundan azıcık tutmayı hafife almak demek, eline çok daha büyük imkânlar geçtiğinde tamamına göz dikmek demektir. Sadece gücü 130 metrekareye yetene, 1.100 odayı “yürütme” gücü verin de, neler yapıyor görelim!
Asrın kaçak yazarı bizlere ahlakı ve dürüstlüğü metrekare üzerinden tanımlasın da, bizler de kendisini kaç metrekareyi geçince ayıplayacağımızı bilelim. Sınır nedir yani? 500, 1.000, 1.500… Kaç metrekareyi geçince ayıp oluyor?
*****
Sevgili okur, bakın aklıma ne eldi?...
Asrın kaçak yazarı bu meseleyi anlatan bir kitap yazsa ve de tanesini 2.500 liradan satsa!..
Siz gülüyorsunuz ama adama bedavadan Mustafa Kemal’in askerlerini tokatlayacak bir fikir vermiş olduk!
(Şu asrın kaçak yazarının katıldığı programlarda Mustafa
Kemal’in askerleriyiz diye slogan atan… Çoğu, korona günlerinde yaş
haddinden sokağa çıkamayan, sensörlü, sivil bünyede postal kafası
yaşayanlar hakkında bir yazı yazayım diyorum.
Eğleniriz…)
Nerde kalmıştık? Hah, hatırladım…
Yılmaz, bak vallahi telif isterim!
Artık bir yüz, yüz elli metrekare ayarlarsın!