Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik'ten söylentiler sert tepki
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İlhami Çelik, yalan yanlış söylemler yüzünden halkın psikolojisini alt üst edenlere sert tepki gösterdi...
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Kayseri Şehir Hastanesi
Başhekimi Prof. Dr. İlhami Çelik; vaka sayılarının düşük seviyede
olduğunu ve bunun ümit verdiğini söyledi. Bunda en büyük etkeninin
sokağa çıkma kısıtlaması olarak gördüklerini belirten Çelik, 1-2
haftada hastalığın pik yapmasını Haziran’da ise normal hayata
dönülebileceğini düşündüklerini kaydetti. Çelik ayrıca
insanların psikolojilerinin bozulmaya başladığını da dile
getirerek; "Takıntılı bir şekle getirmenin anlamı yok. Giysilerden,
ayakkabılardan bulaştığına dair bir kanıt yok" dedi.
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik İHA’ya
yaptığı açıklamada, vaka sayılarının düşük seviyede olduğunu ve
bunun ümit verici olduğunu kaydetti. Bunda da en önemli etkenin
sokağa çıkma kısıtlamasının olduğunu belirten Çelik; "Her gün takip
ediyoruz diğer ülkelerin rakamlarını. Amerika şuanda en fazla hasta
sayısına ve ölüm oranına sahip ülke olarak gözüküyor. Tüm vakaların
yüzde 31’i civarında amerika’ya ait. Bu ciddi bir rakam. Türkiye
7’nci sırada şu an da. Türkiye’nin hem milyondaki vaka sayısı hem
de milyondaki ölüm sayısı açısından bu ilk 7 ülke arasında en iyi
olduğunu görüyoruz. Beklenen artış normal, zaten yedi günde iki
katına çıkmasını bekliyorduk rakamların. Böyle giderse haftada bir
iki katına çıkması normal gözüküyor. Ama bizim vaka sayımızın bu
hafta biz ikiye katlamasından daha düşük seviyede olduğunu
görmekteyiz. Dolayısıyla ümit verici, yapılan bu sokağa çıkma
kısıtlaması önlemlerinin oldukça işe yaradığını görmekteyiz"
dedi.
Enfeksiyon zincirini kırmanın en etkili yolunun sokağa çıkma
kısıtlaması olduğunu ancak insanların da psikolojilerinin de
düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Çelik; "Bu virüs insandan
insana bulaşıyor. Bir kişide varsa diğerine geçiyor. Sıtmada
gördüğümüz gibi sivrisinek aracılığı ile bulaşmıyor. Dolayısıyla
yapmamız gereken en basit şey, enfeksiyon zincirini kırabilmek için
iki insanın bir araya gelmesini önlemeye çalışmak. Başka insanların
sokakta, kapalı alanlarda veya herhangi bir yerde bir araya
gelmesini engellememiz gerekiyor bulaşı engellemeniz için.
Dolayısıyla yapılacak en iyi şey, insanların evlerinde kalması.
Enfeksiyon zinciri vektör dediğimiz başka bir taşıyıcıya sahip
değil. Direk bir insandan diğer insana bulaşıyor. Bunu engellemenin
en iyi yolu sokağa çıkmayı kısıtlamaktır. En güzeli insanların
sokağa tamamen çıkmamasıdır. Ama bu insanların yaşamı ile
bağdaşmayacak kadar zor bir durumdur. Şimdi kendimizi düşünecek
olursak evde hapis hayatı yaşıyorsunuz. Tüm insanları buna mahkum
ettiğimiz zaman, size su getirecek kimse olmayacak, ekmeğinizi kim
alacak, yemeğinizi kim alacak ve nasıl çalışıp nasıl
geçineceksiniz? Bunların hepsinin göz önünde bulunması lazım. Bu
insanların hepsini bir yere kapatalım, ama bunların sadece bir
vücuttan oluşmadığını bir ruhunun, bir psikolojisinin olduğunu da
unutmamamız gerekiyor. Ve şuanda bizimde gördüğümüz en önemli şey,
psikolojilerinin çok bozulmaya başladığı. Bununda nedeni sürekli bu
korku pompalanmasıdır zaten. İnsanlarda benim koronafobi dediğim bu
korku sendromunun oluşmuş olması. Dolayısıyla yasaklamak mümkün ama
öbür taraftan insanların psikolojisini düşünmek gerekiyor. Çünkü bu
salgın bittiğinde geriye ne kalacak bize onu hesaplamak lazım"
ifadelerini kullandı.
"1-2 haftaya pik, Haziran’da da bitmesini
bekliyoruz"
Hastalığın ne zaman pik yapacağını sorulması üzerine Prof. Dr.
Çelik, "Daha öncede belirttiğim üzere Haziran gibi düşünüyoruz.
Bunun bilimsel kanıtı yok, öngörümüz bu şekilde. Haziran gibi
bitmesini ön görüyorum. Pik yaptık mı Türkiye’de? Henüz yapmadık.
Pik yapmak için henüz 1-2 hafta olduğu kanısındayım. Umarım
insanlarımız önlemlere uyarlar. Bu süreci yayvan bir şekilde
geçirmiş oluruz. Hem hastalık iş gücümüz artmamış olur" şeklinde
konuştu.
"Takıntılı hale getirmeyin, giysilerden, ayakkabılardan bulaştığına
dair kanıt yok"
Bilim Kurulu Üyesi Çelik, giysilerden ve ayakkabılardan virüsün
bulaştığına dair bir kanıtın bulunmadığını, dolayısıyla tedirgin
olunmasına gerek olmadığını söyleyerek, "Bakın bununla alakalı
yapılmış çalışmalar var. Çelik yüzeylerde, ahşap yüzeylerde 5 güne
kadar yaşayacağını öngörülen şeyler var. Burada önemli olan şudur,
virüs bulaşıcı ve hastalık yapıcı bir etkiye sahip midir? Öyle
değildir, bu virüs yüzeylere bulaştıkça bunun miktarı azalır.
Hastalık yapıcı mikrobun miktarı azalmış olur. Eğer 100 tane mikrop
insanda hastalık oluşturacaksa bu 5 günlük süre içerisinde bu
giderek azalır 5’e 2’ye, 1’e düşer belki. Siz onu saptayabilirsiniz
çok moleküler yöntemler ile ancak, bu hastalık oluşturmaz.
Dolayısıyla yiyeceklerden içeceklerden tabi ki normal temizliğimizi
her zaman yapacağız. Ancak öbür türlü takıntılı bir şekle
getirmenin bir anlamı yok, oradan bulaşmaz. Giysilerden bulaştığına
dair bir kanıt yok, ayakkabılardan bulaştığına dair bir kanıt yok.
Virüsün burada bulunması ayrı bir şey bulaşıp hastalık yapması ayrı
bir şeydir. İnsanlarımızın bu konuda tedirgin olmasına hiç bir
sebep yok" dedi.
"Tedavi görüp iyileşen hasta ’tekrar hasta olmayacağım’
diyebilir"
Korona virüs tedavisi görerek hastalığı atlatan insanların tekrar
hasta olmasının olası gözükmediğini aktaran Prof. Dr. Çelik; "Ben
bu durumda olan hastaların ilerde daha çok viral yükün arttığın
gördüğümüz tam iyileşmeyen dediğimiz hastalar var. İyileşen kişi,
hekimce karar verilmiş, kişisel negatifliği iki kere göstermiş
hastaların tekrardan alma şansı yok gibi gözüküyor. Ama bununla
alakalı daha ileri gözlemlere ihtiyacımız var. İyileştiyse o kişide
artık meydana gelmiştir, o kişinin tekrar hasta olması olası
gözükmemektedir. Ancak bu kişilerin antikor düzeyinin ne olduğu
konusunda kesin bir fikrimiz yok. Ama pratik olarak hastalar şunu
düşünsünler ’ben bu hastalığı atlattım bir daha hasta olmayacağım’
demeleri çok çok mantıklı ve doğru geliyor" diye konuştu.
Kullanılan maskelerin açık alan yerine tıbbi atıklara atılmasını da
ifade eden Çelik, "Ortamdaki maskeden bulaşma riski var mı? Bunu
demek çok zor ama bu ahlaki olarak ve çevre temizliği açısından
doğru değil. Onların dışarı atılmaması gerekiyor. Bunların yoğun
virüs temasını maruz kaldığını görürsek tıbbi atıklara atılmasında
fayda var. Bulaştan çok bunu çevreyi kirletmemek adına gerektiğini
düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"Ramazan Bayramı’nda çok dikkatli davranın"
Şu anda olduğu gibi Ramazan Bayramı’nda da gerekli tedbirlere
uyulması, bayramlaşma programlarında dikkatli olunması gerektiğini
belirten Çelik; "Salgının bitmeyeceğini öngörürsek bunu yapmamak
lazımdır. Şimdi ne yapıyorsak o zamanda aynısını yapmak gerekiyor.
Bu tür bir bayram tebliğinde bulunmak akıllıca gözükmüyor. Çok
dikkatli ve temkinli davranmak gerekiyor. Sosyal mesafe kuralına
uymak gerekiyor. Şu aşamada bayramda bu virüs biter mi? Zor bir
tarih, 23 Mayıs gibi denk gelecek. Bulaşıcılık açısından risk
taşır. Temkinli olmak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Kayseri’de iyileşen vakaların çok fazla olduğunu Şehir Hastanesi
olarak kaldırmayacakları bir yükün bulunmadığını da sözlerine
ekleyen Bilim Kurulu Üyesi ve Hastane Başhekimi Prof. Dr. İlhami
Çelik konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Sayı vermem doğru olmaz. İyileşen vakalarımız çok çok fazla. Vefat
eden hastalarımız da var maalesef. Kıyasladığımız zaman iyileşen
hastalarımız çok çok fazla. Bizim amacımız tüm hastalarımızı
kurtarmak. Çok yüksek rakamlarımız yok Allah’a şükür. Elimizden
geleni yapıyoruz. Kaldırmayacağımız bir yük yok ortada. Umarız
böyle devam eder. Eğer insanlarımız sosyal izolasyona devam
ederlerse, evlerinde kalmaya devam ederlerse çok daha rahat ve
kolay atlatmış oluruz. Bu durum tamamen vatandaşlarımıza bağlı.
Önlemlere uyarlarsa çok rahat bir süreç yürütebiliriz. Ancak
uyulmazsa daha sıkıntılı süreçler yaşanması mümkün olabilir."