Ulusal kanaldan skandal Uygur Türkleri haberi!

Türkiye topraklarında Türk akademisyenleri hedef göstererek iddialarda bulunan Çin’in Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Cheng Weihua, Doğu Türkistan’ı “sözde” diye geçiştirerek, oradaki soydaşlarımızı “terörist” ilan etti.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk’un, Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandıran “Çin hükumeti cevap versin: Ailem nerede?” açıklamalarının yankısı, Çin’in Ankara Büyükelçiliğinden geldi. 

Çin’in Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Cheng Weihua, Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk’un açıklamalarına karşı Türkleri terörist ilan eden açıklamalarda bulundu. Ulusal kanal ise  bir skandala imza atarak, Uygur Türklerinin uğradığı zulmü kutsayan açıklamalarını "Uygur kışkırtmasına Çin'den tane tane yanıt" şeklinde verdi. 

Doğu Türkistan’ın Kaşgar kenti doğumlu olan Prof. Dr. Karluk, Çin’in Uygur Türklerine sistematik baskı ve asimilasyon politikaları uyguladığı toplama kamplarında tutulan ailesinin şu andaki durumu hakkında bilgiler vermişti. Çin hükumetinin, 2 yılı aşkındır haber alamadığı annesi, kardeşleri ve akrabalarının nerede olduğu hakkında, kendisine ve tüm Doğu Türkistanlılara sağlıklı bilgi verilmesini istemişti.

Büyükelçilik yetkilisinin Türkiye kamuoyunu etkilemek adına, basın toplantısını “Türkçe” gerçekleştirmesi dikkat çekerken; sarf ettiği ifadelerde, Çin’in, Türk ve dünya kamuoyunda ciddi tepkilere yol açan toplama kampları başta olmak üzere Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik baskıları görmezden geldi. Büyükelçilik Müsteşarı konuşmasında, toplama kampları ile ilgili, “bilgisinin olmadığını” söyledi.

Büyükelçilik yetkilisi, basın açıklamasında pek çok çarpıtma ve gafa imza atarken, açıklamalarındaki en dikkat çeken ayrıntı ise, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk’un Türk vatandaşı olduğundan bihaber olmasıydı.

ABDÜRREŞİT CELİL KARLUK, ÇİN BÜYÜKELÇİLİĞİ MÜSTEŞARININ İTHAMLARINA CEVAP VERDİ

Kırım Haber Ajansına konuşan Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, Doğu Türkistan konusunda Çin’in, Türkiye kamuoyuna yönelik provokasyon ve algı kokan ithamları hakkında şu ifadeleri kullandı:

28 Kasım 2019’da ailemle ilgili tanıklık video ve haberleri, Twitter’da paylaşıldıktan sonra on binlerce duyarlı insan ses verdi. Twitter’ın gücü ve etkisini anlamayan, Çin’in Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Bay Cheng yandaşı medyalara beni ‘elçiliğe başvurmadı’ diye şikayette bulunmuş.

“İSTERLERSE TÜRKİYE’DE İSTEDİKLERİ KANALDA TARTIŞMAYA VARIM”
Bay Cheng’in dil üslubuna, kibrine, paylaştığı birçok yanlış, yanlı bilgilere girmeyerek şahsım ve ailemle ilgili kısımlara cevap vereceğim. İsterlerse, Türkiye’de istediği kanalda canlı yayında ilgili konuları konuşmaya, tartışmaya varım.

“KARDEŞLERİME İŞKENCE YAPILDIĞI DOĞRU MU?”

Bay Cheng Weihua, esas soruma cevap vermiyor. Ailemdekiler: Annem Havahan Mehmet, Kardeşlerim: Turdihaci, Abdülhemit, Abducappar, Abdülgaffar ve çocukları nerede? Kamplarda mı? kardeşlerime işkence yapıldığı doğru mu?

Ya kendi söyleminiz ile ‘aslen Uygur/xinjianglı’ dersiniz veya medeni bir şekilde köken kurcalamadan konuya geçersiniz. Elbette bir bilim insanına, akademisyene saygınız varsa o kadar küçümseyici tonlama ve incitici tavırlar sergilemeden medeni bir şekilde konuyu anlatırsınız.

Türk vatandaşlığına geçtikten sonra, Çin vatandaşlığından çıkmak için konsolosluğunuzda gerekli tüm işlemleri yaptım. Evraklarımın tamamı elçiliğinizin konsolosluk biriminde mevcuttur. İsterseniz işlemi yapan ilgili memurun ve ateşenin bilgilerini verebilirim.

Sayın Müsteşar, Türkiye’deki bazı elçiliklere girenlerin Cemal Kaşıkçı örneğinde feci akıbete maruz kalabileceği biliniyor. Eğer resmi güvence verirseniz, ben değil şu an Türkiye’de on binlerce insan akrabasının durumunu öğrenmek için başka yere değil elçiliğinize akın edecektir.

Bay Cheng, medeni dünyada sosyal medya kısılan veya kıstırılan seslerin duyurulması için önemli bir mekandır. Bunun tersinin düşünülemediğini (Neden size gelmediğimi) de lütfen siz düşünün. Twitter olmasaydı belki bu kadar masraflı açıklamayı da yapmayacaktınız.

Bay Cheng ‘Sorunun olmadığını söylemiyorum, olup olmadığını gerçekten bilmiyorum.’ ve ‘Twitter’den anladık, biz ona yardımcı olmak istiyoruz, biz sorduk haber bekliyoruz’ diyor. İletişim o kadar gelişmiş Çin’de, Bu haber, neden bu kadar uzamaktadır? Sabırsızlıkla bekliyorum.

Diplomatsınız, lütfen mesleğinizin etik sınırlarını zorlamayın, ben seviyenize ne yazık ki düşemiyorum. Aldığım gücü sorgulamışsınız kendinizce, ima ettiğiniz güçler ve örgütlerle asla işim olmaz. Ben bir akademisyenim ve etrafımda milyonlarca insanlık onurunu yitirmemiş insanlar var.

25 yıldır Çin’de, Avusturalya’da, ABD’de, İtalya’da ve Türkiye’de çeşitli milletlerden yetiştirdiğim, eğittiğim, ders verdiğim, etkilediğim farklılıklara saygılı, çoğulculuktan yana, insan haklarına saygılı binlerce medeni talebem var. Benim gücüm işte onlardır.

Benim gibi insanların amacı; Çin’i olduğu gibi, her yönü ile insanlara objektif anlatmaktır. Çin-Türk ilişkilerinin eşit, saygılı olmasını istemektir. Türk-İslam dünyasıyla sağlıklı ilişki kurmanızın yolu: kontrolünüzdeki Türk soylulara özellikle 1994’ten beri uygulamakta olduğunuz gayri insani politikalarınızdan derhal vazgeçmekten ve kâğıt üzerindeki yasalarınızı tam tamına uygulamaktan geçer. Bunu Pekin’de de söylemiştik.

Bu çok gülünç iddialardan ve bu seviyesiz hatanızdan dolayı üstleriniz, belki sizi Çin’e geri çekebilir. Bay Cheng, elinizde bulunan aile üyelerimle ilgili Twitter çıktılarını iyi okumamışsın, beş kardeşim Doğum Kontrol Politikası uygulanmadan önce doğmuştur.

Medeni dünyanın şikâyet ettiği durum ise 1985 sonrası özellikle faşist uygulamaya dönüşen 1994 sonrasıdır. Bence, bu alanda çok çalışmalısınız, küstahlığın da sınırı vardır.

Bay Cheng, şunu da hatırlatmak isterim, lütfen 12 Mukam’ı izleyiniz Uygurların nasıl bir millet olduğunu orada görürsünüz. Sizin Yueju ve Jingju’lerinizden farklı olarak, 12 Mukam’da tek bir tane ‘öldür’ veya ‘intikam’ sözcüğü göremezsiniz. Uygurlar o kadar barışsever, hayatlarını huzurla yaşamayı seven dünyanın en mutedil bir milletidir. Ben bir akademisyen olarak başta gayri medeni ülkelerce sürdürülen devletterörü olmak üzere terörün her türlüsüne şiddetle karşıyım.