Süleyman Özışık neden yandaş olduğunu açıkladı
Karşı mahalleninin diline doladığı "Yandaş gazeteciler" sözüne atıfta bulunan gazeteci Süleyman Özışık, bu yaftalamayı kabul edip, "Şerefsiz olacağıma yandaş olmam daha iyi" diyerek bu sözü söyleyenlere tokat gibi bir cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın lehine en ufak bir olumlu yazı yazan gazeteciler hakkında "Yandaş" yaftası yapanları hedef alan gazeteci Süleyman Özışık, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde yandaş olduğunu belirtip, bu yaftayı yapanlara yönelik zehir zemberek sözlerle yüklendi.
Şerefsiz olacağıma yandaş olurum diyen Özışık, neden yandaş olduğunu bu sözlerle dile getirdi...
27 yılı bulan bir meslek hayatım var. Bu süre içinde her fâni gibi pek çok hata yaptım. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki asla bilerek ve isteyerek kimseye yanlış yapmadım!
Arşivler bir tık ötenizde duruyor.
Girip baktığınızda, "Yandaşı" sayıldığım iktidarı eleştirdiğim, "Düşmanı" sayıldığım muhalefeti haklı bulduğum yüzlerce yazıya rastlarsınız.
Ancak dönün bir de kendine muhalif diyen yazar tayfasına bakın. Bakın iddia ile söylüyorum. Doğruya doğru diyen bir tek yazılarına rastlayamazsınız.
Basit bir örnek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını da sayarsanız 25 yıldır bu ülkeye hizmet ediyor değil mi?
25 yıl içinde bahsini ettiğim muhalif yazarların tüm yazılarına tek tek göz atın. Bir defa, "Hakkını teslim edelim, bunu iyi yaptı" dediğiniz bir tek yazılarını göremezsiniz.
"Adamı eleştiriyoruz ama şunu yapması güzel oldu be" diye yazdıkları tek satır okuyamazsınız.
25 yıl be kardeşim, dile kolay!
Erdoğan, 25 yıl içinde tek bir güzel iş yapmadı mı birader? Bir tane güzel hizmete imza atmadı mı?
Yok!
Bunlara göre yok!
Hep söylerim...
Adam denizin altından tren yürüttü yine beğenmediler. "Geçerken balıkları göremiyoruz" dediler. Denizin altından bu kez araba yolu yaptı, "Bak gördünüz mü deniz yosunlarına zarar verdi" dediler.
Duble yolları, ucu bucağı görünmeyen tünelleri, hızlı trenleri, havalimanlarını ve mesafeleri kısaltan köprüleri beğenmediler. Türkiye'yi IMF'ye muhtaç olmaktan kurtardı, hakaret ettiler. Faizleri indirdi, küfrettiler.
Neyse, uzatmayayım!
Erdoğan ne yaparsa yapsın burun kıvırdılar.
Bakın altını çizerek söylüyorum.
Bu 25 yıllık süreç içinde övmedikleri kimse kalmadı. Yeri geldi Mehmetçiğin katili PKK'yı ve onun siyasi ayağını temsil eden HDP'yi övdüler. "Bunlar çok temiz çocuklar, yere izmarit bile atmıyor" dediler.
Yeri geldi, ülkede darbe yapan FETÖ'yü övdüler. Pensilvanya'daki iblisin "Kontrollü darbe" ve "Tiyatro" sözüne iman ettiler. Yeri geldi terör örgütü DHKP-C'nin azılı teröristlerini övdüler.
Yeri geldi Yunan'ı, yeri geldi Türkiye'ye yaptırım uygulayan Avrupa Birliği'ni yeri geldi Türkiye'deki darbecileri destekleyen Amerikalıları övdüler.
Nerede bir hain varsa, nerede bir Türkiye düşmanı varsa onu övdüler ama Erdoğan'ın bir tek hizmetini bile övemediler.
Korona nedeniyle dünya çok zorlu bir süreçten geçiyor. Dünyanın dört bir yanındaki yaşlılar huzurevlerinde ölüme terk ediliyor. İnsanlar tedavi olacak hastane ve yatak bulamıyor. Tedavi edilmeyenler sokak ortasında çırpına çırpına ölüyor.
Türkiye bu manzaranın yaşanmadığı ender ülkelerden biri. Güçlü sağlık altyapısından dolayı âdeta bir yıldız gibi parlıyor. Vatandaşının maskesini evine gönderiyor, hastalarına 5 yıldızlı otel konforunda sağlık hizmeti veriyor. Bırakın Türkiye'yi, dünyanın dört bir yanındaki ülkelere tıbbi malzeme konusunda yardım ediyor.
Düşünün ki Avrupa ülkelerinin ve Dünya Sağlık Örgütü'nün övgüsünü alıyor.
Ama bizim Atatürk tüccarlığı ile geçinen bir yazarımız çıkıyor, "Bu iktidar sadece kendi ülkesine, Türkiye'ye yardım yapmıyor. Bize verecekleri maskeleri başka ülkelere gönderiyorlar" diye göstere göstere, bağıra bağıra yalan söylüyor.
Bir başka hastalıklı muhalif, panikatak geçirircesine yazıyor da yazıyor. Öyle sefil bir ruh hâli ki "Şu ana kadar yapılanları iktidar yapmadı, devlet yaptı" diyebiliyor.
Hepsi el birliği etmişçesine şu kıyametin ortasında, Selahattin Demirtaş isimli katil teröristin koronavirüse yakalanmadan serbest bırakılmasını istiyor. Hepsi devletine ve milletine ihanet eden PKK'lıların ve FETÖ'cülerin serbest bırakılmasını istiyor.
Bu şerefsizliğin adına da "Muhalif olmak" diyor, bu haysiyetsizliklerine ortak olmadığımız için bizi "Yandaş" ilan ediyorlar...
Kendi adıma söyleyeyim, ben bu yandaşlıktan şeref duyarım birader. Çünkü bu noktada yandaş olmak, şerefsiz olmaktan çok daha iyidir!