Bakın kullandığımız deyimlerin hikayeleri nelermiş

Ateş pahası: Dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman, yanındaki maiyetiyle birlikte Halkalı’da ava çıkıyor. Fakat hava birden bozuyor ve sağanak yağış başlıyor. Padişahla adamları mecburen karşılarına çıkan ilk eve sığınmak zorunda kalıyorlar. Ev sahibi ocakta bir ateş yakıyor ve böylece padişah elbiselerini kurutuyor. Elbette evin sahibi bu misafirlerin kimler olduğunu bilmiyorlar. Padişah, bu durum karşısında yanındakilere dönerek; “Şu ateş bin altın eder” der. Havanın iyice bozması neticesinde padişah ve adamları geceyi orada geçirmeye karar verirler. Ev sahibi misafirlerinin oldukça zengin kişiler olduğunu düşünür ve sabah evden ayrılırken borcunu soran padişaha “Bin bir altın” cevabını verir. Ateşin değerini padişahın biçtiğini, konaklamanın ise bir altın değerinde olduğunu ayrıca belirtir. ‘Ateş pahası’ deyimi de bu olay neticesinde ortaya çıkıyor.