Süleyman Özışık yazdı! Ülkeyi bunlar mı yönetsin?
Türkiye Gazetesi yazarı ve Nethaber Genel Müdürü Süleyman Özışık Türkiye'de yaşanan ekonomik sıkıntılarla ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Ülke gündemine baktığınızda durum kötü mü?
Evet...
İnkâr edilemez şekilde kötü günler yaşıyoruz. Özellikle ekonomik
alanda bir darboğazdan geçiyoruz.
Peki bu sadece Türkiye'ye has bir durum mu?
Hayır...
Dünyanın en güçlü ekonomileri bile şu anda büyük bir krizle
çalkalanıyor. Ben ülke ismi vermeyeceğim. İsterseniz siz harita
üzerinde parmağınızı herhangi bir noktaya koyun ve o noktadaki
ülkenin durumunun ne olduğunu araştırın. Beter durumda olduklarını
görürsünüz.
Hep söylüyorum.
Devletler çökme aşamasına geldi. Bizim yaşadığımız darboğazı
misliyle yaşayan ülkeler var. Maalesef bunlar bizi canevimizden
vuran pandeminin eseri. Bunu her ülkenin vatandaşı çıplak gözle
görüyor. Ve hiçbir ülkenin vatandaşı bunu görmesine rağmen ülkesini
suçlamıyor.
Ha...
Bir kıyas yap derseniz, hamdolsun onlara rağmen iyiyiz. İktidar
savunucusu olduğum için söylemiyorum bunu, gerçekten iyiyiz. OECD
ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında büyüme oranlarıyla,
kalkınmasıyla, sosyal yardımlarıyla en iyi ülkelerin zirvesinde yer
alıyoruz.
Biliyorum, bu sözüm kahır zamanlarından geçen kardeşlerimin
ciğerine dokunuyor. Belki de içlerinden, "Gel bizim
hâlimizi gör de ona göre konuş" diyenler
oluyordur. Onları yok saymak için gıdım vicdan sahibi olmamak
gerek. Ama bilinsin ki ben fert bazında değil, ülkeler bazında
konuşuyorum.
Yani şöyle sürece baktığınızda, Gezi eylemlerinden tutun, 17/25
Aralık, 15 Temmuz darbe girişimi ve dolar operasyonuna varıncaya
kadar büyük darbeler aldık. İnanın bizim dışımızda başka hiçbir
ülke bunların üstesinden gelemezdi.
Buna rağmen ülkeler bazında herkesten iyiyiz.
Ve yine ülkeler bazında baktığınızda, bugün sınırlarımızın ötesinde
bir hürriyet mücadelesi veriyoruz. Klişe tabirle yedi düvelin ayak
oyunlarına rağmen hem Doğu Akdeniz'de kendi doğalgazımızı,
petrolümüzü arıyoruz, hem de Irak'ta Suriye'de, Libya'da bildiğiniz
savaştayız.
Millî savunmada dünyanın parmak ısırdığı bir noktaya doğru
ilerliyoruz. İşte Azerbaycan'da görüyorsunuz. Sadece ürettiğimiz
SİHA'lar sayesinde 30 yıllık Karabağ sorunu çözülme noktasına
geldi.
Şimdi bu süreçte mevcut iktidardan memnun olmayanlar olabilir ki bu
çok doğal. İktidarı değiştirmek gerektiğini söyleyenler de olabilir
ki buna da sonsuz hakları var.
Ama kim?
Gidecek iktidarın yerine gelecek olan, getirilmek istenen kim, bunu
iyi analiz etmemiz gerekiyor.
Yani Allah aşkına, muhalif olanlar bana kızmadan elini şöyle bir
vicdanına koyup, "Kardeşim bu ülkeyi daha iyi yönetecek şu
parti var" diyebilir mi?
Muhalif dediğiniz partilerin ya da kurtarıcı diyerek ortaya çıkan
isimlerin beceriksizliklerini hepimiz hep birlikte izlemiyor
muyuz?
Ana muhalefet partisi mi diyorsunuz?
Yahu kendi partisinde kendi İstanbul İl Başkanı'na söz geçiremeyen,
kendi partisindeki bölünmeleri, parçalanmaları ve kavgaları idare
edemeyen bir partinin ülkeyi yönetebileceğine siz gerçekten
inanıyor musunuz?
Ne bileyim, şöyle bir dönün İstanbul'a bakın, İzmir'e, Aydın'a
bakın. "Yahu bunlar şehirleri böyle yönettiğine göre
ülkeyi uçurur kardeşim" diyebilir misiniz?
Ya da İYİ Parti mi diyorsunuz?
Hiç demeyin bence. İşte görüyorsunuz. Bir kongrede liste krizi
çıktı diye yerle yeksan olacak hâle geldiler. 13 milletvekili
istifanın eşiğinde. Adamlar, Meclis Grup Toplantılarını boykot
ediyor. E, bunları idare edemeyen, kendi partisini bile yönetemeyen
Meral Akşener mi ülkeyi idare edecek?
HDP diyecek kadar şirazeden çıkmadığınızı düşünerek yazmaya gerek
bile duymuyorum.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu derseniz, onların kendine bile hayrı
yok. Her gün bir şehirden istifa haberleri almaktan heder olmuş
durumdalar.
Şimdi tekrar soruyorum.
Mevcut iktidarı istemiyorsunuz tamam ama bunlardan hangisi ülkeyi
yönetsin kardeşim?
Hepsi bir olsun yönetsin diyorsunuz biliyorum.
Peki hepsi yönettiğinde, bugün parti içi iktidar kavgasında bile
birbirine giren bu partilerin yarın ülkede iktidar olmak için
verecekleri kavgayı tahmin edebiliyor musunuz?
Hepsi CHP'ye yardım edecek, kimse iktidar kavgası vermeyecek
diyorsanız, size sadece İstanbul'dan bir örnek vererek yazıyı
noktalayayım.
Bir süre önce CHP'den İstifa eden CHP'li Meclis
Üyesi Hüseyin Kazan ne diyordu?
"İyi Parti kendi isteğine göre istediği telden çalıyor.
İstediği işi anında yapıyor. HDP'ye zaten İSKİ ve İSPARK'ı teslim
etmişler. Onlar oradan götürüyor. CHP İstanbul İl Başkanı
Canan Kaftancıoğlu kendi ekibiyle, bir diğeri kendi ekibiyle. Bir
araya gelmek gibi bir dertleri yok. CHP kendi içinde ayrılmış,
parçalanmış durumda. Canan Hanım'a bir kişi de ağzını açıp tek
kelime etmiyor. Ekrem Bey, bir kenara çekilmiş, Murat Ongun'a
İBB'yi yönetme yetkisi vermiş. O da daire başkanlarını atadı. Daire
başkanları, Ongun'un onayı olmadan hiçbir şey
yapamıyor" diyordu.
Yani aslında önümüze gelecekte karşılaşacağımız bir tablo koyuyor
bu sözlerle Hüseyin Kazan;
"Bugün İstanbul'da yaşananlar yarın bunlar iktidara
geldiğinde Türkiye genelinde yaşanacak" diyor...
Sen illa bunu denemek, bunu yaşamak istiyor olabilirsin. Ama
ülkenin büyük çoğunluğu henüz kafayı tam anlamıyla sıyırmadığı için
buna izin vermez.
İzin vermeyeceğini de zamanı geldiğinde hep birlikte göreceğiz!