Süleyman Özışık yazdı! Her beraber Amin diyelim mi?

Türkiye gazetesi yazarı ve Nethaber Genel Müdürü Süleyman Özışık, hükümetin ve CHPliler'in son günlerde yaptıkları konusunda örnekler vererek çarpıcı bir yazı kaleme aldı..

Hani birileri Türkiye'yi mevcut iktidardan çok daha iyi yöneteceğini iddia ediyor ya. Gelin bugün, bunun mümkün olup olmadığına icraatlar üzerinden kıyaslama yaparak cevap verelim. 
Hatta bunu çok uzun vadeye yaymadan, sadece birkaç aylık zaman dilimi üzerinden değerlendirelim.
Sırasıyla...
İktidar, 85 yıldır müze olarak kullanılan Ayasofya'yı tarihî bir kararla yeniden eski hüviyetine kavuşturup cami olarak hizmete açtı.
Muhalefet, bunun hata olduğunu belirterek "Ayasofya müze olarak kalsın, mümkünse Sultanahmet Camii’ni de müzeye çevirelim" teklifinde bulundu. 
Aynı tarihlerde ana muhalefet lideri ile Türkiye'nin en büyük ilinin belediye başkanı, bir çeşmenin kornasını çevirme töreni düzenledi.
Yetmedi.
İstanbul'u yönetmeye çalışan başkan, devasa bütçesi olan İstanbul'u Amerika'dan 5 milyon hibe para alacak duruma düşürdü. 
               ***
Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz'de son yılların en büyük doğalgaz keşfine imza attığımızı, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervine ulaştığımızı açıkladı. Dünya medyası, "Türkiye enerjide dışa bağımlılıktan kurtuluyor" manşetleri attı.
Muhalefet partileri "Biz de büyük bir şey bulundu sandık" diye burun kıvırdı. Aynı tarihlerde bir belediye başkanı, 6 milyon lira verdiği Fatih Sultan Mehmet'in çakma tablosunu kamuoyuna tanıttı. Yine aynı tarihlerde birkaç belediye başkanı, yaptırdıkları Atatürk heykelinin önünde tören düzenleyip poz verdi.
Muhalifler, "Helal be, işte hizmet budur" dedi!
Mevcut hükûmet yerli araba TOGG'in fabrika temelini attı. Muhalefet partileri, "Bu devirde araba üretmek kâr değil, zarar getirir" dedi. Çeşitli il ve ilçelerde 4 heykel açılışı daha yapıldı. 
Mevcut hükûmet, pandemi nedeniyle kısa çalışma ödeneği süresinin uzatıldığını ve esnafa gerekli bütün yardımların yapılacağını açıkladı. Giresun'da sel felaketi oldu, Dereli bölgesi yerle bir oldu. Hükûmet hepi topu 15 gün içinde bölgeyi hiç felaket yaşanmamış gibi ayağa kaldırdı.
Bu sırada ana muhalefet partisinin lideri, koronanın yayılmamasının formülünü açıkladı. "Önce koronaya yakalanan kişiyi tespit edeceksin. Sonra tedavi edeceksin. Bu kadar basit ama bunlar bunu bile akıl edemiyor" dedi. 
O; bunu söylerken, en yakınındaki ekibinin koronalı olduğu belirlendi. Partisinden onlarca kişinin koronaya yakalandığı ortaya çıktı. Yayılmayla başa çıkamayınca tuttu parti genel merkezinin kapısına kilit vurmak zorunda kaldı. 
Yetmedi!
CHP'deki kurultayda ismi çizilenler isyan bayrağı açtı. Muharrem İnce "Memleket Hareketi" diyerek yollara düştü. İstanbul İl Başkanı Atatürk'e Atatürk demeyeceğini açıklayınca kavga çıktı. Esenyurt Belediyesinde yolsuzluk ve usulsüzlük skandalı patladı. Didim Belediye Başkanı'nın yardımcılarıyla birlikte bir kadına toplu tecavüz ettiği ortaya çıktı. 
Bakın size sadece son bir haftada olanları sayayım.
Türkiye'nin üçüncü sondaj gemisi Kanuni Akdeniz'de doğalgaz ve petrol keşfi için yola çıktı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan Merkel ile görüşüp Doğu Akdeniz krizinde neler yapılabileceğini konuştu. Merkel ara bulucu olabileceğini açıkladı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Genel Sekreteri ile telefonda konuştu, ülkesinin hakları ile ilgili kararlılığını dile getirdi. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel ile üçlü konferans yaparak Doğu Akdeniz'deki krizin çözümüyle ilgili Türkiye'nin kararlılığını bir kez daha dile getirdi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa lideri Macron ile görüştü, Macron bu görüşmeden sonra Türkiye ile ilişkiler konusundaki zevzekçe açıklamalardan vazgeçip "Biz dostuz" açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler’de bölgesel sorunlara dair konuşma yaptı. Filistin sorununa değindiğinde İsrailli temsilci salondan kaçtı. Erdoğan bir kez daha, "Dünya 5'ten büyüktür" dedi...
Bütün bunlar olurken ana muhalefet partisinin lideri çıktı, kahvehanelerde neden pişpirik oynanmadığını sordu!
Sordu ve çözüm önerisi de sundu:
"Kahveler açık, güzel. Ama kâğıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman? Oysa önlem alabilirsiniz. Dersiniz ki: Her oyunda yeni, sıfır kâğıt açacaksınız. Bitti, bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor. Akıllarına bile gelmiyor" dedi!
İBB Başkanı daha önce bedava olacağını söylediği Halk Ekmek'e yüzde 35 zam yaptığını açıkladı. 
Durum budur birader!
Şimdi bunlar bu ülkeyi çok daha iyi yöneteceğini söylüyor, bunlara inanan kitle ise "Eveeeet daha iyi yönetirler" diyerek mevcut iktidarı destekleyen seçmene, "Koyunsunuz" diyor. 
Vallahi bu tablo karşısında söylenecek tek söz var. O sözü de sosyal medyada bir vatandaş yazmış. 
"Allah bu ülkeyi Kemal Kılıçdaroğlu'nun korona önlemlerinden, İBB'nin başındaki zatın tasarruf tedbirlerinden ve Didim Belediye Başkanı'nın hizmet anlayışından korusun" demiş kardeşimiz.
Hep beraber âmin diyelim mi?