Süleyman Özışık yazdı! Asıl tedbir alınması gereken noktalar
Türkiye Gazetesi yazarı ve Nethaber Gelen Müdürü Süleyman Özışık koronavirüs salgını için alınan önlemlerle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı..
Türkiye'de koronavirüsün en çok ve en hızlı yayıldığı illerin
başında İstanbul geliyor. Gayriresmî rakamlara göre 20 milyon
nüfusu olan dev metropoldeki bulaşma oranı Türkiye'nin neredeyse
yüzde 40'ına tekabül ediyor.
Korkunç bir durum!
Bir de bu dev şehirden diğer şehirlere yapılan seyahatleri düşünün.
Kaç bin insan İstanbul'dan çıkıp ülkenin başka noktalarına gidiyor,
kaç tanesi bu ölümlü hastalığı başka şehirlere taşıyor,
bilmiyoruz.
İktidar; kafeleri, restoranları kapatarak bulaşma riskini azaltmaya
çalışıyor.
Kimse kusura bakmasın ama ben bu yasakların laf olsun diye
alındığını düşünenlerdenim. Hatta bulaşma riskinin en az olduğu
mekânların ilk kapatılan yerler olmasını anormal
buluyorum.
Kararları iktidar alıyor ama Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri
doğrultusunda alıyor... Bilim Kurulu bu kararları neye istinaden
alıyor bunu da anlamış değilim.
Şahsi kanaatime göre İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin
genelinde virüsün en çok bulaştığı alanlar toplu ulaşım
araçları.
Mart ayından bu yana Allah'ın her günü televizyonlarda ve sosyal
medyada çekilen amatör videoları izliyoruz.
Tıka basa dolu toplu ulaşım araçlarında birbirini tanımayan
insanlar, Siyam ikizleri gibi seyahat ediyor.
Metrosu, metrobüsü ve otobüsü...
Tamamında aynı görüntüler.
Eğer Bilim Kurulu bu ulaşım araçlarıyla ilgili en küçük bir
önlemden bahsetmiyorsa burada bir sorun var demektir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İstanbul'un iki ya da üç hafta
kapatılması durumunda sorunun kendiliğinden çözüleceğini düşünüyor.
Ancak üç hafta sonra diğer şehirlerden ve diğer ülkelerden
gelenlerin tabloyu eskiye döndüreceğini hesap edemiyor!..
Başkan'ın "İstanbul'u iki-üç hafta kapatalım" sözü
aslında bir çözüm önerisi değil. Derdi çözüm olan İstanbul'daki
toplu ulaşım sorununa öncelik verir değil mi?
Ama Sayın Başkan bırakın önlem almayı, koronavirüsü kapan İETT
şoförlerinin belediye otobüslerinde görev yaptığından bile
bihaber.
Bakın iddia ile söylüyorum.
İstanbul'da koronavirüs vakalarının patlama noktası toplu ulaşım
araçlarıdır. Kafelerde, restoranlarda bulaşma riski yüzde 10 ise
toplu ulaşım araçlarında bu risk yüzde 70'in üzerindedir.
O önlem almıyor ama iktidar da bu noktada herhangi bir yaptırım
uygulamıyor. Yapılan tek şey esnafı zor duruma sokacak önlemler
alınması...
Bakın hep beraber göreceğiz.
Kafe, restoran, kahvehane gibi işletmelerin kapatılması, gece
sokağa çıkma yasakları bulaşma riskini asla istediğimiz düzeyde
azaltmayacak. Hatta ölüm oranları da vaka oranları da önümüzdeki
haftalarda daha da artacak.
Alınacak en sağlıklı birinci önlem toplu ulaşım araçlarına müdahale
etmek. İkinci önemli önlem ise kamu kurumlarındaki yoğunluğu
azaltmak.
İktidar bunları yapmak yerine, esnafı zor duruma düşüren önlemler
alarak kendi ayağına sıkıyor.
Hele hele sokaklarda maskesiz insan avına çıkılması, maskesizlere
ceza yazılması gibi uygulamalar...
Bakın bunlar toplumu bir sıkışmaya itiyor ve bu sıkışma ileride
farklı ama tatsız şeylere sebep olabilir. Bu sıkışmaların ne
gibi tatsız şeylere sebep olduğunu Avrupa'ya baktığınızda
rahatlıkla görebilirsiniz...
Tekrar etmek gerekirse, alınan tedbirler azalmaya sebep olmaz,
olmayacak. Sayılarda azalma olmayacağı gibi boşuna zaman kaybı da
yaşayacağız. Ve üzülerek söylemeliyim ki bu zaman kaybı önümüzdeki
haftalarda Türkiye genelinde hayatı durdurmakla
neticelenecek!..