Süleyman Özışık: 'Bu devran değişecekmiş!'
Türkiye gazetesi yazarı ve Nethaber Genel Müdürü Süleyman Özışık bugün köşesinde 'Bu devran değişecekmiş!' başlıklı yazısından dikkat çekici detaylara yer verdi.
Devran değişecek, hesap verecekmişiz. AK Parti iktidardan
düşünce, yaptıklarımızın karşılığında hepimiz mahkemelerde
yargılanacakmışız.
Bize uygun gördükleri en iyi uygun son bu!
Bazıları bununla da yetinmiyor.
"Hücrelerde çürüyeceksiniz" diyeni var. Hatta
mahkemeye gerek duymaksızın ortadan kaldırmak için yemin edenleri
bile var. "Nereye kaçacaksınız? Sizi bizim elimizden
kim kurtaracak?" diyenleri bile var.
Zannediyorlar ki ödümüz kopuyor. Zannediyorlar ki gecemiz
gündüzümüze karışıyor, kâbuslar görüyoruz.
Bu tehditler son dönemlerde bana da çok sık geldiği için kendi
adıma düşeni söyleyeyim. Yazdıkları onca tehditten dolayı bir
saniye tereddüt eden, bir milim geri gitmeyi düşünen, en ufak bir
endişe hisseden namerttir.
Hem.…
Hangi gerekçeyle yargılayacaklar, hangi sebeplerle ortadan
kaldıracaklar, onu da merak etmiyor değilim.
"Muhalefetle ihanet arasındaki ince çizgiyi
aşmayın" dediğimiz için mi?
"HDP dediğiniz parti, PKK'nın talimatlarını uygulayan,
PKK'nın şehirlerde katliam yapması için zemin hazırlayan bir
partidir. Bunlarla iş birliği yapmayın, bunların dümenine su
taşımayın" dediğimiz için mi?
"FETÖ bu ülkedeki her bir ferdin düşmanıdır. Yüz
binlerce KHK'lı var diyerek bunları cesaretlendirmeyin.
Pensilvanya’daki iblisin ağzıyla konuşup ülkenize ihanet eder
duruma düşmeyin" dediğimiz için mi?
"Yurt dışına çıktığınızda gördüğünüz her Avrupalıya
ülkenizi kötülemeyin. Gelin ülkemize müdahale edin, başımızdaki
diktatörü devirelim demeyin. Bizim ülkemizde insanların can
güvenliği yok demeyin" dediğimiz için mi?
"Devirebiliyorsanız sandıkta devirin ama ikide bir darbe
imalı sözler kullanmayın" dediğimiz için mi?
"Ülke insanının kutsallarına saldırmayın.
Camilerde 'Çav Bella' çaldırmayın. Sultanahmet’i de müze
yapalım demeyin" dediğimiz için mi?
Bunları söylediğimiz için mi yargılayacaksınız?
Doğrusu inanıyorum, yaparsınız!
Bunların çok daha azını söyledikleri için darağaçlarına çektiğiniz,
hayatlarını ellerinden aldığınız atalarımız, dedelerimiz oldu.
Yaparsınız çünkü fıtratınızda bu var.
Ama bilin ki bizim yeminimiz de bizden önce gidenlerin yeminidir.
Yani bize uygun gördüğünüz sonu yaşama pahasına bu yola çıkmış
insanlarız. Onun için ardı ardına sıraladığınız tehditleriniz
vız gelir tırıs gider.
Bin kere söyledim, varsın bu da binbir olsun.
Allah bu topraklarda bize yatağımızda ölmeyi nasip etmesin.
İnşallah biz ve bizim gibi vatanını canından aziz bilenler, ülkenin
millî ve manevi değerlerini savunurken şehadet üzerine
ebediyet yolculuğuna çıkacak.
Hem siz kim, devranı değiştirmek kim?
28 Şubat'ta devranı değiştirmeye çalıştınız da ne oldu? "Bin
yıl sürecek" diyordunuz? Kaç yıl sürdü?
Postmodern darbelerle, e-Muhtıralarla, Gezi ayaklanmalarıyla, 17/26
Aralık yargı darbesiyle ve 15 Temmuz'la devranı değiştirme
girişimleriniz oldu da ne oldu? Bırakın metreyi santimi, kaç milim
ilerlediniz?
O gece devranı kim değiştirdi hatırlatırım!
Ayrıca devranı değiştirseniz ne olacak söyler misiniz?
Tut ki AK Parti'yi iktidardan indirdiniz? Bu millet koşa koşa gelip
size ve sizin zihniyetinizde olanlara mı oy verecek
sanıyorsunuz?
Devran değişecek, CHP HDP ile birlikte iktidara gelecek ve hesap
sorup kelle alacaksınız öyle mi?
Hayaliniz bu mu?
Daha önce devranın değiştiği zamanlar oldu. Sizden öncekiler de
tıpkı sizin hayalinizi kuruyordu.
Canınızı sıkmak istemem ama hatırlatmakta fayda var.
Abdülhamid Han'ı devirenler "Devran
değişti" diye sevinirken karşılarına Adnan Menderes'i
çıkardık. Adnan Menderes'i asanlar "Bu kez galiba
başardık" diye sevinirken karşılarına merhum Turgut Özal'ı
çıkardık.
Onu da öyle ya da böyle aradan çıkarıp sevinirken bu kez Necmettin
Erbakan'ı bulup iktidara getirdik. Onu da postmodern darbeyle
indirdiniz. Doğrusu çok da sevindiniz. "Artık önümüz
açık" diye sevinç naraları attınız.
Ama biz tam da o sırada gittik, başa çıkamadığınız ve asla başa
çıkamayacağınız Recep Tayyip Erdoğan'ı getirip başınıza koyduk.
Tut ki onu da indirdiniz. Yönetim sırası size gelecek mi
sanıyorsunuz? Hiç kusura bakmayın. Bu ülke size aman vermez.
Bu ülke bir daha size imkân vermez, iktidar yüzü
göstermez.
Ne yapar ne eder, gidip bir aslan oğlu aslan daha bulur getirir,
başınıza dikeriz. Siz de öfke nöbetleri geçirmeye devam eder
durursunuz.
Sözün özü...
Devran değişeli çok oldu.
Ayasofya'nın kubbelerini dolduran tekbir seslerine bakın.
Minarelerinden arşa yükselen ezan seslerine bakın. Dünyanın dört
bir yanından Ayasofya'ya fırka fırka gelen insan ordularına
bakın.
Ne dediğimi anlarsınız!