Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu zor geçen günlerini anlattı
Koronaya yakalanan Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, durumun ciddiyetini anlatmak adına sevenlerine seslendi.
Koronavirüs salgınına yakalanan Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, bugün bir köşe yazısı kaleme alarak sevenlerine seslendi. İşte Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun o yazısı:
Sevgili dostlar. Evde karantinada olduğum odadan yazıyorum.
Aslında çok dikkatli olmama rağmen koronaya yakalandım. Doktorların
teşhisi böyle.
Süreçle ilgili birkaç uyarıda bulunmak istiyorum en azından, belki
size faydası olur.
Dostlar. Lütfen işi ciddiye alın.
Şakaya gelir yanı yok. Bende sıtma ve ateşle başladı. Sonra
mafsal ağrıları bunu takip etti. Tabii bir de iştahsızlık.
Bademciklerimdeki iltihaba yorduğum için danışarak antibiyotiğe
başladım. Ama 8 gün geçmesine rağmen bir gram düzelme olmadı.
Özellikle 8. günden sonra sabahları berbat bir bulantı hissi
başladı. Kusamıyorsunuz. Ama duramıyorsunuz da.
Bu durumda "Hastaneye götürün" dedim. Daha önce yaptığım testler
negatif olduğu için çok da telaşlanmamıştım.
Hastahanede tomografiyi bile zor verdim. Zira bulantı devam etti.
Sonra doktorum geldi ve "Koronasınız" dediler.
Akabinde 5 günlük Sağlık Bakanlığı'nın öngördüğü ilaçları
kullandım.
Bugün biraz düzeldim.
En azından biraz yemek yedim.
Rabbimden bana da bütün hastalara da şifa dilerim.
Yüzbinlerce dua dua dua...
Hasta ne yapar? İlaç kullanır ve dua ister. Ben de dua istedim.
Sosyal medyadan.
Bir gün içinde yüzbinlerce dua zinciri kuruldu. İnsanlar evlerde
toplandılar. Hatimler, salatlar, esma zikirleri, Yasinler,
Tebarekeler. Öyle bir hal oluştu ki, Allah'a yemin olsun ki bunun
yüz binde birini ummazdım.
Çocuklar arıyor. Videolar gönderiyorlar.
80 yaşındaki ihtiyarlar göz yaşlarıyla dualar gönderiyorlar. Genç
delikanlılar. Bilmediğim insanlar. Allah bizim ömrümüzü size versin
diyorlar.
Ki buna kesinlikle hayır. Böyle dua etmeyin. Bu doğru değil diyerek
düzeltiyorum. Ama tarif etmem mümkün değil. Evde toplanan beyler
telefonun sesini açıp dualar ediyorlar. İlk kez bu kadar
insanımızın bu kadar ağladığına şahit oldum.
Ben sıradan bir insanım. Sade, kendi halinde.
Hiçbir iddiası olmayan. Beklentisi de olmayan. Ama bu sevgi, dua,
yakarışı hak edecek ne yaptım. İki gündür bunu düşünüyorum.
İnsanlar benim gönülden yaptığım hizmeti Allah'ı ve peygamberini
sevdirdiğimi biliyorlar.
Bütün bunlar bunun karşılığı. Hak etmesem de.
İnanın ki, buraya yazdıklarım yaşananların binde biri bile
değil.
Bu arayanların sağı-solu, şuncusu buncusu yok. En farklı gruplar.
En sivri insanlar. Telefonu açıp hüngür hüngür ağlamakta
konuşamayıp telefonu kapatanlar.
Engelli gençler var. Yatağa bağımlı. Onlarca video geldi
onlardan. Aman Rabbim, nasıl dua ediyorlar.
Ermeni bir vatandaşımız, "Müsaade eder misiniz mum dikip dua
edeceğim" dediler.
Allah hakimlerin hakimidir. Geleceğimiz Rahman'ın iki parmağı
arasındadır. Biz hayatta oldukça Rabbimizi ve Muhammed'imizi
anlatacağız. Ölüm gelinceye kadar. Hepinize teşekkür ederim. Siz o
kadar güzelsiniz, çoksunuz, gürül gürülsünüz ki iflah olmaz
müptezellerin adı bile zikre değmez.
Rabbime hamd ederim. Sevgili sultana salat ederim. Ve size,
hepinize teşekkür ederim.