DSÖ'nün Türkiye'deki en yetkili isminden maske açıklaması
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) Türkiye'deki en yetkili ismi, Dr. Irshad Ali Shaikh, okulların yüz yüze eğitime açılma kararından, maske zorunluluğunun ne zaman sona ereceğine kadar, kamuoyunun en çok merak ettiği konuları anlattı.
Dr. Shaikh, Belçika'da maske kullanımının zorunlu olmaktan çıkarılacağı yönündeki tartışmalar için "Maske kullanımının tamamen bırakılması şu an mümkün değil. Çünkü maske, tabiri caizse aslında herkesin kendi kişisel aşısıdır" dedi.
DSÖ Türkiye Ülke ve Avrupa Merkez İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlıklılık Ofisi Geçiçi Başkanı Irshad Ali Shaikh, kamuoyunun en çok merak ettiği konuların başında gelen okullardaki yüz yüze eğitim kapsamının genişletilmesi, maske kullanımının ne zaman sona ereceği, Türkiye'nin pandemiyle mücadelesi ve aşılarla ilgili gelişmeler hakkında DHA'ya önemli bilgiler verdi. Dr. Shaikh, ülkelerin nüfus ve enfeksiyon oranlarının farklılık gösterdiğini ve okulların da toplumların birer parçası olduğu için toplumdaki bulaşma oranlarının okullara da yansıyacağına işaret ederek "Bu yüzden aslında maske takmak, test yapmak ve temasları izlemek, hijyen kurallarına dikkat etmek gibi çeşitli önlemlere gerçekten dikkat edilmesi gerekiyor ki bu virüs, sağlık sistemlerinin üstüne çok büyük bir yük olmaya devam etmesin. Virüs yükünü ne kadar azaltırsak okullardaki yükü de o kadar azaltabiliriz. Çünkü okulları aslında toplumdan ayrı düşünemeyiz" dedi.
"SAĞLIK BAKANLIĞI NİSAN'DAN BU YANA FİLYASYON ORDUSUNU
ÜÇ KATINA ÇIKARDI"
Okulları açarken sağlık sistemlerinin kapasitesinin de dikkate
alınması gerektiğini vurgulayan Dr. Shaikh, şunları vurguladı:
"Okulların yüz yüze eğitime yeniden açılmasının devam ettiği bu
süreçte toplumu ve özellikle gençleri, üniversitelerin açılması ile
birlikte üniversiteye gidecek olan gençlerin etkisini düşünürsek,
bu kesimi daha da fazla eğitmeliyiz. Maske takmak mesafe ve hijyene
dikkat etmek gibi...Toplumdaki bulaş zincirini bu şekilde kırarsak,
örneğin okuldaki öğretmenler, ileri yaştaki kişiler, kronik
hastalıkları olanlar, gençlerden etkilenmeyecektir. Küçük çocuklar
okuldan eve virüs taşıyamayacaktır. Bu ortak bulaş zincirini kırmak
için hep beraber hareket etmemiz gerekiyor. Şu andaki enfeksiyon
oranlarına bakacak olursak da Türkiye'deki test, temaslı izleme
kapasiteleri gayet yerinde. Aile hekimliği sistemi gerçekten güzel
işliyor burada. Bunun yanı sıra filyasyon ekipleri de çok iyi
organize edildi. Grip mevsiminin gelmesi ile birlikte filyasyon
ekibindeki sayı yaklaşık 10 binlere ulaştı Türkiye'de. Sağlık
Bakanlığı'nda Nisan'dan beri filyasyon ekiplerini üç katına
çıkarmış durumda. Gayet yeterli ve yerinde bir kapasite mevcut şu
anda. Ama eğer toplum olanların farkında olmazsa, yeterli önlemleri
almazsa, hiçbir ülke bu küresel salgınla tek başına mücadele
edemez. Maske kullanımına, fiziksel mesafeye dikkat edilmesi
gerekiyor. Bütün bu önlemler alınmazsa, vaka sayılarında kaçınılmaz
bir artış olacaktır"
"HERKES GÜVENDE OLANA KADAR KİMSE GÜVENDE
DEĞİL"
DSÖ Genel Direktörünün "Herkes güvende olana kadar gerçekten kimse
güvende değil" sözlerini hatırlatan Dr. Shaikh, "Kapasiteniz
istediği kadar yeterli olsun, toplum, ülke otoriteleriyle birlikte
hareket etmeli ve işbirliği içinde olmalı" diye konuştu. Dr.
Shaikh, DSÖ'nün İstanbul ofisinin önemini de şu cümlelerle
özetledi: "DSÖ Avrupa Bölge İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına
Hazırlık Ofisinin Kovid zamanına denk gelip Türkiye'de açılması
gerçekten önemli bir durum. Çünkü burası aslında Hem Türkiye'nin
hem bölgenin hem de dünyanın hazırlıklı olması için bir temel taşı
mahiyetinde. Yaşadığımız küresel krize ülkelerin veya bölgelerin ve
aynı zamanda dünyanın ne kadar hazırlıklı olduğunu, ne kadar
hazırlık durumdalarsa o kadar iyi cevap verdiklerini görüyoruz.
Türkiye'nin de aslından Mart ayında ilk vakalar gelmeye
başladığından beri ne kadar hazırlıklı olduğunu gördük. Bugün bu
durumun aslında biraz meyvelerini topluyor. DSÖ, üye devletleri,
bölgeyi ve küresel anlamdaki hazırlığa yardım etmek, küresel
dayanışmanın devam etmesine olanak sağlamak ve uluslararası sağlık
konusunda risk iletişimi, yönetimi ve küresel dayanışma gibi temel
kapasitelere yardımcı olmak ve bunları desteklemek amacıyla burada.
Şu anda yaşadığımız küresel kriz ve bütün bu noktalar, sağlık
güvenliğinin birer parçası. Bu ofis sayesinde hem Türkiye'nin, hem
bölgenin, hem de küresel anlamda dünyanın hazırlık kapasitelerini
artıracağız"
"MASKE, ŞU ANDA AŞIDAN DAHA ÖNEMLİ BİR
SİLAH"
Belçika başbakanının ülkede maske kullanımının zorunlu olmaktan
çıkarılacağı yönündeki söylemlerini kendisinin de izlediğini
anlatan Dr. Shaikh, "Maske, vaka sayıları için gerçekten kritik
önem arz ediyor. Ama Belçika'da zorunlu olmaktan çıkarılması
tamamen bırakılacağı yönünde bir karar değil. Her yerde belki
kullanılması mecburi olmayacak ama yine kalabalıklarda ve özellikle
sosyal mesafenin korunamadığı yerlerde maske kullanmaya devam
edilecek. Bütün bu gelişmeler maskenin önemini aslında azaltmıyor.
Çünkü maske tabiri caizse aslında herkesin kişisel aşısıdır şu
anda. Çünkü maske sayesinde kendimizi, sevdiklerimizi, yaşadığımız
çevreyi ve ülkemizi bu virüsten koruyabiliyoruz. O yüzden maske
gerçekten şu an elimizdeki en önemli silah diyebiliriz. Aşı
çıktığında da belki beklediğimiz kadar etkili olmayabilir. Bunun
yanı sıra dağıtım ve üretim kapasitesini de göz önünde
bulundurduğumuzda, aşıların kısa sürede her yere ulaşması gerçekten
yıllar alabilir. Tabii bunun yanında aşı karşıtlığı gibi bir
mücadele de var. O zamana kadar elimizdeki en güçlü silah maske
kullanımı, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmek.
Gerçekten maske şu anda günümüzün aşısı yerine bile geçebilir. Ta
ki gerçekten güvenilir, etkili ve herkesin ulaşabildiği bir aşı
bulunana kadar" dedi.
"AŞI ÇALIŞMALARI HIZLANSIN VE HERKES AŞIYA ULAŞABİLSİN
DİYE ÇALIŞIYORUZ"
Aşı çalışmalarında DSÖ'nün rolüne de değinen Dr. Irshad Ali Shaikh
"Normalde aşı çalışmaları ve üretimi aslında ülkelerin kendi
fonksiyonlarıdır. Kendi ilgili düzenleme kurulları tarafından
değerlendirilir. Üye devletler, düzenleme kurullarını DSÖ sistemine
kaybettirip eğitim vesaire alabilirler. Ama geri kalan bütün
konular ülkelerin kendi özel fonksiyonlarıdır. Kovid konusunda ise
yeni bir virüs ve eşi ve benzeri görülmemiş bir salgın etkisine
sahip olduğu için DSÖ aşı geliştiren şirketleri ve ülkeleri bir
araya getiren bir fonksiyona sahip oldu. Bütün aşı çalışmaları
hızlı olabilsin, aşıya ulaşamayan ülkeler gözetilsin diye bir araya
getirici bir kurum olarak konumlandı. Bunu da aslında bizim 'Covax'
girişimi adını verdiğimiz bir platform ile yapıyoruz ki dünyadaki
bütün hükümetler aşıya ulaşabilsin. Bu platformda şirketleri, üye
ülkeleri bir araya getiriyoruz. Böylece aşı ile ilgili
araştırma-geliştirme faaliyetleri paylaşılsın, hızla yol alınsın,
aktif bilgi paylaşımı ile herkes aşıya ulaşabilir olsun. Daha önce
de söylediğim gibi tek bir kişi bile güvende değilse, hiç kimse
güvende değildir. Bu yüzden herkes aşılanana kadar aslında hiç
kimse güvende değil. Amacımız burada ülkelerin satın alma
kapasitelerinden bağımsız olarak tüm ülkelerin güvenli bir aşıya
ulaşabilmesini sağlamak" ifadelerini kullandı.
"ACİL KULLANIM ONAYI VERSEK DE İZLEMEYE DEVAM
EDECEĞİZ"
Dr. Shaikh, Çin'de Faz 3 aşamasına gelen aşılardan birine DSÖ'nün
acil durumlar için kullanım onayı vermesiyle ilgili tartışmalara da
değinerek, "Şu anda benzeri görülmemiş bir salgınla karşı
karşıyayız. Aşı konusunda acil durum kullanımına gelirsek,
güvenlikten yine feragat etmiyoruz aslında. Sadece çalışmaları ve
kullanım sürecine girmesini hızlandırıyoruz. Tabii ki normal
zamanlarda olsaydık tüm süreç daha farklı olacaktı. Ama şu anda tüm
dünyanın yaşadığı etkiler nedeniyle acil durum kullanımı gibi bir
süreç gündemde olabiliyor. Ama bu aşılar da öncelikle bağımsız
ülkelerin kendi bağımsız kurumlarından alınan onay sonucunda DSÖ'ye
geliyor. DSÖ gerekli belgeleri, güvenlik, etkinlik gibi bütün
verileri toparladıktan sonra bunun uygun olup olmadığına karar
veriyor. Ama bu demek değil ki bu aşıları onayladıktan sonra
izlemeyi durduracağız. Burada amaç sadece bu olağanüstü koşullar
nedeniyle süreci hızlandırmak. Tabii ki aşıları izlemeye devam
ediyoruz. Çünkü hızlandırılmış bir süreç olduğu için tam olarak
dikkat edilmemiş ya da daha sonra ortaya çıkacak bir yan etki
olabilir" şeklinde konuştu.
"AŞIDA ÖNCELİK SAĞLIK ÇALIŞANLARI VE RİSK GRUBUNDAKİLER
OLACAK"
DSÖ'nün aşı için 2021 ortalarını işaret etse de yine de temkinli
yaklaştıklarını vurgulayan Dr. Shaikh, şunları söyledi: "O
tarihlerde bir aşının geleceğine aslında biraz temkinli
yaklaşıyoruz. Çünkü o zamana bir aşı çıksa bile etkinliği belki tam
istediğimiz seviyede olmayabilir. Belki yüzde 50-60 düzeyinde
olacak. Ayrıca herkes bu aşıya ulaşamayabilir. DSÖ'nün rehberliği
altında bütün üye devletlerin de erişebildiği, etkili ve güvenli
bir aşı gerçekten mevcut olduğunda ise önceliğimiz sağlık
çalışanları ve daha sonra da en yüksek risk grubunda bulunan
yaşlılar, risk grubundaki kronik hastalıkları olan insanlar olacak.
Seneye bu zamanlarda belki yine aşı konuşuyor olabiliriz ama bu aşı
yine de kısıtlı bir nüfusa ulaşacaktır. Toplumun bir kısmı aşıya
ulaşabilecek. Bu aşılardan herkesin yararlanabilmesi için önümüzde
hala birkaç yıl var"