Dolar ve altının artmasının arkasındaki gizli oyun ne?
Türkiye'nin milli ekonomisi neden hedefte? Saldırılar ile ne amaçlanıyor? Siyaset ve ekonominin bilinen isimleri konuyla alakalı açıklamalarda bulundu.
Türkiye corona virüs salgınına rağmen normalleşme süreci sonrası ekonomide toparlanma dönemine girdi. Corona virüs salgınının başladığı günden itibaren hem vatandaşını hem de iş dünyasını yalnız bırakmayan Türkiye birbiri ardına açıkladığı ekonomi paketleri ile birçok kesime nefes aldırdı. Türkiye'nin başarılı performansını gölgelemek isteyenler ise döviz kuru üzerinden bir kez daha saldırıya girişti. Peki bu saldırılar ile amaçlanan ne? Konuyla ilgili A Haber canlı yayınında flaş açıklamalar geldi.
"TÜRKİYE'NİN YENİ DÖNEMDE OLUŞAN FIRSATLARI DEĞERLENDİRMESİNDEN RAHATSIZLIK DUYAN ÇEVRELER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Şimdi bugünkü
dünyada şunu çok net bir şekilde görüyoruz. Ekonomi dediğimiz alan
diğer alanlardan bağımsız değil. Ekonomi ve siyaset arasında çok
güçlü bir bağ var. Özellikle corona virüs ile daha da
belirginleşti. Küresel ölçekte baktığımızda Çin ile ABD arasında
rekabette ve bölgesel düzeyde görebilirsiniz. Türkiye de son
dönemde çok önemli inisiyatifler alan bir ülke. Bölgesinde oyun
kurucu ve bozucu olarak tarihi inisiyatifler alan bir ülke.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde. Libya'dan tutun, Doğu
Akdeniz, Suriye ve diğer alanlardaki operasyonlara kadar Türkiye
geniş bir coğrafyada bulunuyor. Bu tabi birtakım rahatsızlıklar
uyandırıyor. Diğer bir durum covid sürecinde Türkiye çok
başarılı bir yönetim ortaya koydu. Sağlık altyapımızın, imalat
kapasitemizin gücünü gösterdik. Covid sonrası dönem için en
avantajlı ülkelerden biri olduğumuzu ortaya koyduk. Bir taraftan da
Türkiye'nin yeni dönemde oluşan fırsatları değerlendirmesinden
rahatsızlık duyan çevreler olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun
Türkiye güçlü bir yapıya sahip, ekonomisinin temelleri sağlam.
Covid sürecinde de bunu gösterdi. Dalgalanmaları atlatacak güce
sahip bir ekonomi yönetimimiz var." dedi.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BAĞIMSIZLIĞI RAHATSIZ
ETTİ!
MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, "Bugüne kadar bilhassa Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin resmen uygulamaya geçmesinden sonra Türkiye 4 kur saldırısına maruz kaldı. Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasını etkili, istikrarlı yükselişini çekemeyenlerin, çelme takmaya çalışması bu ekonomik operasyonların motivasyonu oldu. Şu anda saldırıların 5.'si ile karşı karşıyayız. Niye? Ekonomi yönetimi milli, ahlaklı. Ekonomi yönetimi bugünkü Türkiye'de gözünü vicdanını Londra'ya, Frankurt'a, New York'a çevirmemiş kişilerden oluşuyor. 30 Temmuz 2020 tarihinde Financial Times'da bir başyazı çıktı. Çok dikkat çekici idi. Financial Times'daki baş yazıda Ankara'nın TL'nin değer kaybını engellemeye uğraşmasının Türkiye'yi bir mali krize sokma riski taşıdığı ifade edildi. Şimdi 30 Temmuz'da Londra'da çıkan gazetede Türkiye ile ilgili spekülatif değerlendirmeler yapılıyor. Şimdi Türkiye, Londra'daki tefecilerin, simsarların ağzına bakmıyor. Türkiye ekonomisi bağımsız. Kendi ayakları üzerinde duruyor. Türkiye Cumhuriyeti kendi kaderine yön verecek dirayete ve cesarete sahip." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DEN OLUMLU PERFORMANS
Sabah Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelere göre gösterdiği olumlu performansa ve döviz kuru üzerinden yapılan manipülasyona ilişkin, "İstanbul Sanayi Odası'nın dünyanın en tanınmış kurumları ile hesapladığı bir satın alma gereçleri endeksi var. Bu endeks dünyanın birçok önde gelen ülkesi için hesaplanıyor. Bu endeks 2010'dan bu yana ilk kez 56.9 ile imalat sanayi ile ilgili çok güçlü bir üretim performansına işaret etti. Ve dünyaca çok dikkat ile takip edilen bir veri oldu. Aynı zamanda temmuz ayı ihracat rakamları açıklandı. Küresel ticaretin bu kadar olumsuz etkilendiği bir konjonktürde ihracatçılarımız bir kez daha 15 milyar doların üzerinde ihracat rakamına imza attılar. Bu süreci vaka sayısı ile de en iyi yönetmeyi başarmış bir Türkiye'de sadece döviz kurunda yaşanan bu hareketlilik ile negatif algıyı oluşturmak en basit tabir ile kötülük olarak ifade edilir. Hiç iyi niyetli bir yaklaşım değil. " diye konuştu.