Depremde taş yığını altında yaşam mücadelesi verdiler
Bingöl'de meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremde Elmalı köyünde yaşayan Hapoğlu ailesinin taştan yapılan evi yıkıldı. Depreme evde televizyon izlerken yakalanan iki kişi taşların altında mahsur kaldı..
Bingöl depremine evde televizyon izlerken yakalanan Erdoğan Hapoğlu (40), büyük kızı Evrim (15) ile birlikte tonlarca ağırlıktaki taşların altında mahsur kaldı. Köylülerin çabasıyla betonun kırılarak oluşturulan delikten yaralı kurtarılan baba ve kızı, 1 saat süren zorlu anları anlattı.
Bingöl'de merkez üssü Karlıova ilçesinde pazar günü saat 17.24'te meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki depremde, Yedisu ilçesine bağlı Elmalı köyünde hayvancılıkla uğraşan Erdoğan Hapoğlu'nun da taştan yapılan tek katlı evi yıkıldı. Eşi Ebru ve küçük kızı Irmak'ın (11) yaylada olduğu sırada evde televizyon izlerken depreme yakalanan Erdoğan Hapoğlu ile büyük kızı Evrim, yerle bir olan yapıda enkaz altında kaldı. Baba Hapoğlu boşlukta çıkamaz halde beklerken, Evrim ise ayağına düşen taşlar nedeniyle mahsur kaldı. Tonlarca ağırlıktaki taş yığını altında yaşam mücadelesi veren baba ve kızının yardımına köydekiler koştu.
BETONU KIRIP DELİK AÇTILAR
Köylüler, çatılı evin beton tavanının tamamen çöktüğü yapının
altında kalan baba ve kızı için zamana karşı kurtarma çalışması
başlattı. Köylüler, beton tavanda küçük bir delik açtı ve baba-
kızı dışarıya çıkardı. Hastaneye kaldırılan Erdoğan Hapoğlu, ayakta
tedavi edildi. Sol ayağında kırıklar, belinde ezilme ve yüzünde
çizikler oluşan Evrim ise tedavisinin ardından taburcu edildi.
'BÜTÜN TAŞLAR, BÜTÜN EV YAĞMUR GİBİ ÜZERİMİZE
YAĞDI'
Evleri yıkıldığı için yakınlarının yanında kalmaya başlayan baba-
kız, yaşadıkları korku dolu anları Demirören Haber Ajansı'na (DHA)
anlattı. Erdoğan Hapoğlu, taşların yağmur gibi üzerlerine yağdığını
belirterek, şunları söyledi:
"Kızıma doğru yürüdüm ama bütün taşlar, bütün ev yağmur gibi
üzerimize yağdı. Aradan bir dakika ya geçti ya da geçmedi
bilmiyorum, kızım beni çağırdı. O esnada hiçbir şey hatırlamadım.
Beni çağırınca ona doğru gittim. Böyle göçüğün altında ufak bir
boşluk kalmıştı. Ona doğru gittim o zaten çok fazla göçüğün altında
kalmıştı, sadece başı dışarıdaydı. Onu çıkarmaya çalıştım yavaş
yavaş molozları kaldırdım üzerinden tabi dışarıyı hiç göremedik.
Bütün tabla üzerimize düşmüştü. Ben yürürken zaten üzerimize
yağıyordu. Ben de yere nasıl düştüğümü hatırlamıyorum. Onu
çıkarmaya çalıştım kızım Evrim, 'Baba beni çıkar' dedi. Ben de
'Tamam kızım kurtaracağım' dedim. Döndüm arka tarafa dışarıyı
görebilecek bir boşluk gördüm. 'Tamam kızım boşluk var' diyerek
biraz moral verdim. Taşlar üzerindeydi, kaburgalarına baskı yapan
taşlar vardı onları çıkardım. Ayakları bayağı göçük altında
kalmıştı. 'Ayağım kırıldı' dedi, 'Olsun kızım, 2- 3 gün kalanlar
var' dedim. İzliyoruz televizyonlarda. 'Dayan' dedim, moral verdim.
Ondan sonra üzerindeki taşları kaldırdım, komşular geldi telefon
çaldı. Kardeşlerim aradı, sağa sola bakındılar, çıkaramadılar
kapıdan. Sonra kardeşim geldi üzerimizdeki 'Tablayı kıracağım'
dedi. 'Yavaş yavaş kır' dedim. Fazla toz yapmadan tablayı kırdı,
demir makasla kesti, bizi çıkardı. Bir saat kaldık. Kızımı
hastaneye götürdüm, getirdim. Ayağında kırıklar ve ezikler var.
Kalçasında ve belinde yüzünde ezikler var ama yani çok şükür
iyidir."
'ÇOK ZORDU'
Evrim ise korku ve endişe yaşadığı anlardan bazılarını hatırlamadığını ifade ederek, "Korku yani endişe, çok zordu. Biz salonda televizyon izliyorduk. Deprem olduğunda ben kapıya doğru yöneldim. Sonra babama baktım geliyor mu, gelmiyor mu diye. Dönerken zaten taşlar dökülmeye başladı. Sonra taşların arasında kaldım, babam sıkışmamıştı, beni kurtardı. Bacağımdaki taşları o çekti zaten. Sonra amcamlar tepeden kazdılar. Betonu kırdılar ve bizi çıkardılar. Başka hatırlamıyorum. Babam beni çıkardı. Başımda şişlik vardı, ne değdiğini hatırlamıyorum zaten" diye konuştu.