Bilim Kurulu üyesi anlattı! Bunu yaparsanız bulaş sıfıra yakın
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz koronavirüsün bulaşma riskine karşı alınacak önlemler hakkında açıklama yaptı..
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, "Kişiler arası fiziki mesafe 1 buçuk metrenin, başka bir deyişle 3-4 adımın üzerinde olur ve iki taraf da maskeli olur ise hastalığın buluşma şansı sıfıra yakın oluyor." dedi.
Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, maske takmanın ve sosyal mesafenin virüs ile mücadelede çok önemli olduğunu belirterek, hastanede yoğun bakım odasında günlerce yatmanın çok daha zor olduğunu söyledi. Kayıpmaz'a göre iki tarafında maskeli olduğu taktirde 1 buçuk metrelik mesafede corona virüsün bulaşma ihtimali sıfıra yakın.
"Risk grubundaki insanlara aşı
yapılabilir"
İnsanların zatürre ve grip aşılarına yönelmesi hakkında konuşan
Doç. Dr. Kayıpmaz, "Covid-19 pandemisi süresince, belirli risk
grubunda yer alan hastalarımızın, Covid-19 ile bu enfeksiyonların
aynı anda olduğu takdirde ağır gitmesi ihtimalini göz önünde
bulundurarak, bu aşıları yaptırmasını tavsiye ediyoruz. Yalnız
herkese aşılama yerine, belirli risk grubuna aşılamayı tavsiye
ediyoruz. Bu konuyla ilgili olarak da zaten Bilim Kurulumuz bir
çalışma yürütüyor ve yakın zamanda hangi yüksek riskli hasta
gruplarına bu aşının uygulanacağına dair bir rehber de
yayınlanacaktır. Burada özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış
hastalar, organ nakli öyküsü olanlar, kanser tedavisi görenler,
herhangi bir sebeple dalağı alınmış veya fonksiyonunu yitirmiş
kişiler öncelikli olabilir. Özellikli olan bu hasta grubunu korumak
veya Covid-19 hastasıyla sürekli olarak temas etmek durumunda olan
yüksek riskli sağlık çalışanları aşılamada düşünülebilir. Bununla
ilgili olarak da hocalarımız zaten şu an bir çalışma içerisindeler.
Önümüzdeki haftalarda bununla ilgili bir rehberin halkımızı
aydınlatıcı olması açısından yayınlanacağını ümit ediyoruz."
"Maskleli mesafe 1 buçuk metre olursa bulaşma ihtimali
sıfıra yakın"
Maske kullanımının doğru bir şekilde ve sürekli olması gerektiğini
belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, "Maske kullanımı bir bariyer
vazifesi görüyor. Covid-19 da diğer mevsimsel gripler de solunum
yoluyla, damlacık yoluyla bulaşan hastalıklar. Yani bir kişinin
ağzından burnundan çıkan damlacıklar yoluyla karşıdaki insana
bulaşıyor. Maske bu damlacıkların kişiden kişiye geçişini önemli
oranda bloke ediyor ve bir bariyer vazifesi görüyor. Sonuç itibari
ile de kişiler arası fiziki mesafe 1 buçuk metrenin, başka bir
deyişle 3-4 adımın üzerinde olur ve iki taraf da maskeli olur ise
hastalığın buluşma şansı sıfıra yakın oluyor." dedi.
"Önemli olan ağız ve burnu kapatmak"
Doç. Dr. Kayıpmaz açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
"Çünkü virüs gücünü yakınlıktan, bu temas ortamından ve bariyersiz bir münasebetten alıyor. Bildiğiniz gibi önceden de çocuklarımıza grip mevsiminde ya da soğuk algınlığında öksürürken, hapşırırken de ağızlarını kapatmayı tavsiye ediyorduk. Bir mendille, elleri ya da dirsekleri ile ağız-burunlarını kapatmayı tavsiye ediyorduk ama artık maskeyi tavsiye ediyoruz. Maske artık bir gereklilik ve birçok ilimizde de maske kullanımı zorunlu. Maskenin de tabi uygun kullanımı zorunlu. Maskeyi aksesuar olarak çenenizde, başınızda, dirseğinizde, el bileğinizde taşımanızın sizin için herhangi bir anlamı yok. Önemli olan maske ile sizin ağzınızı burnunuzu kapatmanız. Çünkü damlacıklar ağızdan ve burundan çıkıyor. Karşınızdaki insana buradan yayılıyor. Bir restoranda çalışan aşçının ağzını burnunu kapatmaması, çenesinde maskenin olmasının hiçbir anlamı yok. Mutlaka özellikle yüksek riskli işlerde çalışanlar, çok insanla teması olan işlerde çalışanlar, sürücüler, aşçılar, garsonlar ve uçaklardaki kabin memurları gibi çok sayıda insanla temas eden kişilerin maskeyi uygun bir şekilde kullanımı çok önemli"
"Demek ki biz son dönemde kuralları
gevşetmişiz"
Doç. Dr. Kayıpmaz, "Kalabalıklardan kaçınmamız bu süreçte çok
önemli. Pandemi sürecinde kalabalıklardan uzak durmamız lazım.
Hangi amaçla olursa olsun kalabalıklara girmeyeceğiz. Biz şimdi
bakıyoruz, mahalle aralarında düğünler görüyoruz, kutlamalar
görüyoruz ya da sahil yerlerinde, tatil yerlerinde kalabalık
eğlenceler görüyoruz. Bunlardan kaçınmamız lazım. Söyledik ya,
virüs gücünü temastan alıyor. Kişiler arasında mesafe azalırsa,
maske de olmazsa hastalık kişiden kişiye çok rahat yayılabiliyor. E
ne oluyor? Bizim tedbirsizliğimiz yüksek vaka sayıları şeklinde
karşımıza çıkıyor. Testte 100 bine yaklaştık. Birkaç gün içerisinde
inşallah 100 bine ulaşmasını ümit ediyoruz. Ama yeni tanı konan
hasta sayılarının da son 1 buçuk ayın en yüksek sayıları olduğunu
görüyoruz. Demek ki biz son dönemde kuralları
gevşetmişiz" şeklinde konuştu.
"Yoğun bakımda yatmak maske takmaktan daha
zor"
Maske takmanın virüs ile mücadelede en basit ama en etkili yöntem
olduğunu belirten Kayıpmaz, "Maskeyi takmak zor geliyor
olabilir ama hastanede muayene olmak için sıra beklemek, test için
sıra beklemek veya hastane yatağında, yoğun bakımda günlerce yatmak
bundan çok çok daha zor. Orada bunalmak çok daha zor. Maskenin o
yüzden bizleri bunaltmaması lazım. Sıcak havalarda nemlendikçe
maskeyi de değiştirmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
"Birinci dalgayı bitiremedik"
Son dönemde gerçekleşen vaka artışlarının 2. dalga olmadığını ve
Türkiye'nin hala 1. dalganın içerisinde olduğunu belirten
Kayıpmaz, "Türkiye'de biz aslında birinci dalgayı bitiremedik.
Çünkü hiçbir zaman vaka sayılarımız 500'ün altını görmedi, iki
basamaklı sayılara ulaşamadık. Hep yüksek kalmaya devam etti. Evet
belli bir süre düştü ve biz buna çok sevindik. Ama sonrasında bizim
hızlı biçimde gevşememiz ve tedbirleri unutmamız, bir anda vaka
sayılarında yükseliş şeklinde kendini gösterdi. Aslında burada
tedbirlere uyumsuzluk en önemli etken. Kalabalıklardan kaçınmaya
özen göstermedik, kalabalıkların içerisinde girdik bilhassa. Ama
sağlık çalışanlarımız bu süreçte, corona virüs ile
mücadeleye hiç ara vermediler. Aksatmadan görevlerinin başında var
güçleri çalışmaya devam ediyorlar. Bu el birliği ile
çözebileceğimiz bir süreç. Bunu sadece sağlık çalışanlarımız veya
sadece halkımız değil, herkes 83 milyon el ele vereceğiz. Hep
birlikte ucundan da olsa bu sürece katkı sunacağız. Ancak bu
şekilde pandeminin üstesinden gelebiliriz" diye konuştu.
HES kodunun nasıl bir önemi var?
Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasının corona virüs ile mücadelede
önemli bir konumda bulunduğunu belirten Kayıpmaz şunları
kaydetti:
"Hayat Eve Sığar" uygulaması Sağlık Bakanlığı'nın geliştirdiği bir uygulamadır. Ücretsiz olarak uygulama mağazalarından kolaylıkla indirilebilir. Burada siz çevrenizdeki corona virüs yoğunluğunu görebiliyorsunuz. Ayrıca sizin riskli ya da risksiz durumda olup olmadığınızı da gösteriyor. Sadece kendinizin değil sevdiklerinizi de ekleyip onların da risk durumunu görebiliyorsunuz. HES kodu oluşturabiliyorsunuz. HES kodunun nasıl bir önemi var? Örneğin benim bir işletmem varsa, kapıdan içeri gireceklerin HES kodunu sorgularım ve eğer bir risk durumu ile karşılaşırsam bu müşterinin mağazaya girmemesini ondan rica edebilirim. Bugün bir kamu kurumuna ziyarette bulunduk, kurumun girişinde çok güzel bir uygulamayla bizim HES kodlarımızı aldılar. HES kodlarımızda risksiz olduğumuzu görünce bizi o şekilde içeri aldılar. Eğer biz riskli durumda olsaydık bizi ziyaretçi olarak kuruma kabul etmeyeceklerdi."