Arınç'ın damadı hakkındaki gerekçeli karar
Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter hakkında FETÖ'ye üye olmak suçlamasıyla açılan davada verilen beraat kararının gerekçesi açıklandı.
Kararda, Yeter'in FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitap ve CD'leri bulundurması, 2013 yılı öncesi örgütün toplantılarına katılması, örgüte müzahir olduğu değerlendirilen bir dernekte yöneticilik yapması, Bank Asya'da rutin hesap hareketlerinin olması şeklindeki eylemlerinin sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtildi.
FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında dava açılan Ekrem Yeter, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmıştı. Mahkeme, 17 Ekim 2019'daki celsede Yeter hakkında "delil yetersizliği"nden beraat kararı vermişti. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, verilen beraat kararının gerekçeli kararını yazdı. Kararda, Yeter'in üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, örgütle bir bağının olmadığını söylediği belirtildi.
BANK ASYA'DA BAKİYEDE ARTIŞ
Yeter'in Bank Asya'da hesabının bulunduğu ve hesabın FETÖ elebaşı
Fetullah Gülen'in talimatı öncesi açıldığının tespit edildiği
kaydedilen kararda, çağrı sonrası 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında
hesapta artışın olmadığı, 2014 yılı Mart ayında ise bakiyede artış
meydana geldiğinin belirlendiği ifade edildi. Yeter'in hesabındaki
parayı Bank Asya'nın 29 Mayıs 2015'de Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonuna devrinden sonra da muhafaza ettiği, örgüt üyelerinin ise bu
dönemde hesapta bulunan paralarının tamamını çektiklerine vurgu
yapıldı. 22 Temmuz 2016'ya kadar "yasal
bankacılık" faaliyetlerine devam eden Bank Asya'da
gerçekleştirilen rutin hesap hareketlerinin "örgütsel
faaliyet" yada "örgüte yardım etmek"
kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtildi.
FETÖ İLTİSAKLI FEDERASYONDA YÖNETİCİLİK
Yeter'in FETÖ ile iltisaklı Uluslararası Anadolu Sağlık
Federasyonu'nda yöneticilik yapmasına değinilen kararda şunlar
kaydedildi:
"Mezkur derneğin silahlı terör örgütü kapsamında örgüt
faaliyetini kolaylaştırır ve nihai amacının gerçekleşmesine destek
sağlayacak somut faaliyetinin dosyaya yansımadığı, bu itibarla
sanığın fail yahut şerik sıfatıyla dernek faaliyeti kapsamında
örgütsel eyleme iştirakinin ortaya konamadığı, derneğin örgüte
müzahir olduğunun sanık beyanı ve tanık anlatımları ile anlaşılması
karşısında sanığın konum ve kişisel özellikleri ile derneğin
kapatılma aşamasına ilişkin celbedilen evraklar dikkate alındığında
dernek yöneticiliğinin sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt
üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında
değerlendirilemeyeceği, nitekim derneğin kendini feshettiği
olağanüstü genel kurul toplantısı sonrası sanığın tasfiye kurulu
başkanlığı yaptığı ve bu tarihin 15 Temmuz 2016 tarihi öncesi
olduğu görülmüştür."
FETÖ ELEBAŞININ DOKTORUYLA GÖRÜŞMELERİ
Kararda, Yeter'in örgütün tepe yöneticileriyle irtibatlı olduğuna
dair HTS kayıtlarının bulunmasına ilişkin değerlendirmelerde
bulunuldu. Yeter'in FETÖ elebaşı Gülen'in doktoru Tuncay Delibaş
ile irtibatlı olduğuna dair HTS kayıtlarının bulunmasına ilişkin,
"Sanığın Tuncay Delibaşı ile iletişimini meslektaş olmaları
ve iş gereği yaptığını savunduğu, bu savunmanın kendi içerisinde
tutarlı olduğu anlaşılmıştır" denilen kararda, örgütün
tepe yönetimindeki diğer kişilerle de görüşme yapıldığının tespit
edilmesine rağmen görüşme sonrası yapılan örgütsel bir faaliyetin
tespit edilemediği, bu nedenle de içeriği tespit edilemeyen HTS
kayıtlarının tek başına mahkumiyete yeterli delil kabul
edilemeyeceği ifade edildi.
FETÖ LİDERİNE AİT KİTAPLAR SEMPATİ
GÖSTERGESİ
Dava sürecinde dinlenilen tanık beyanlarının Yeter'in net bir
şekilde örgüt üyesi olduğuna dair bilgi vermediği, Yeter'in evinde
yapılan aramada FETÖ/PDY silahlı terör örgütü liderine ait
kitapların ele geçirilmesinin ise sempati göstergesi olduğu ve
örgütsel ilişkiyi ortaya koyar mahiyette olmadığına işaret
edildi.
Kararın sonucunda şu ifadeler
kullanıldı:
"Tüm bu izah edilen hususlar neticesinde sanığın FETÖ/PDY
silahlı terör örgütüne bir dönem sempati duyduğunun toplanan
deliller ve sanık ikrarı ile sabit olduğu, yine tanık beyanları
nazara alındığında sanığın 17/25 Aralık öncesi örgütün düzenlemiş
olduğu dini sohbetlere katıldığı kanaatine ulaşıldığı, bununla
birlikte nihai amacı, devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet
kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün
başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve
toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması,
amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini
sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi
vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize
olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, sanığın örgüt
liderine ait kitap ve CD'leri bulundurması, 2013 yılı öncesi
toplantılara katılması, örgüte müzahir olduğu değerlendirilen bir
dernekte yöneticilik yapması, Bank Asya Katılım Bankası A.Ş.
nezdinde rutin hesap hareketlerinin olması şeklindeki eylemlerinin
sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye
yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği,
örgütün tepe yönetimi ile olan telefon irtibatının içerikleri ve
akabinde yapılan örgütsel faaliyetin tespit edilememesi karşısında
sanık bakımından şüpheli bir durum oluştuğu ve bu durumun sanık
lehine değerlendirilmesi gerektiği, mevcut delil durumu itibari ile
sanığın örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu
yönünde cezalandırmaya yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediği, sanığın örgütün kamuoyunca da
bilinen operasyonel eylemlerinden sonra örgütsel faaliyetlerinin
tespit edilemediği, sanığın örgütün nihai amacını bilerek faaliyet
gösterdiği ve bu cihetle yukarıda izah edilen FETÖ/PDY dikey
yapılanması içerisinde üçüncü veya daha yukarıda katmanda bulunduğu
yönünde de delil elde edilemediği, bu itibarla sanığın 17/25 Aralık
2013 öncesi bir dönemi kapsayan ve yukarıda zikredilen eylemlerinin
örgüt üyeliği için gerekli olan süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik
taşımadığı ve sempati boyutunda kaldığı, zikredilen tarih sonrası
eylemlerinin ise cezalandırmaya yeter mahiyette her türlü şüpheden
mücerret olmadığı hukuki ve vicdani kanaatine varılarak, sanığın
müsnet silahlı terör örgütüne üye olma suçundan atılı suçu işlediği
sabit olmadığından (delil yetersizliği sebebi ile) beraatine karar
vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm
kurulmuştur."