Alman Papaz'dan şaşırtan Ayasofya açıklaması!
Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, Ayasofya'nın müzeden camiye olması kararıyla ilgili 'derin acı duyduğunu' dile getirmişti. Fakat bu sözlere tokat bir yanıt geldi.
Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, Ayasofya'nın müzeden camiye olması kararıyla ilgili 'derin acı duyduğunu' dile getirmişti. Fakat bu sözlere tokat bir gibi yanıt Almanya'nın tanınmış Cizvit papazlarından, İslam dini hususunda araştırma yapan Felix Körner'den geldi.
Körner, 'Atatürk tarafından laiklik nedeniyle sadece bir ziyaret yeri olarak kullanılan ve mabet olarak kullanılmayan bir müzenin şimdi tekrar bir ibadethane haline geldiğini düşündüğünüzde sizi üzen ne olabilir?' diye konuşan Körner, 'Dindar birisine bu acı vermez, bu sadece mutlu edebilir. Bence bu iki yüzlülük. Bu beni rahatsız ediyor çünkü biz kutsal bilgelik kilisesini 1453'te kaybettik' ifadelerini kullandı
Almanya'nın bilinen Cizvit papazlarından, İslam dini hususunda araştırmaları olan Felix Körner, Ayasofya Camisi'nin tekrar ibadete açılması tartışmalarını 'iki yüzlü' olarak nitelendirerek eleştirdi. Körner, Köln'de dini yayın yapan 'Domradio' isimli radyoya açıklamasında, inanca sahip birinin Ayasofya'nın mabet olarak kullanılmasından rahatsız olmaması gerektiğini dile getirdi.
Ayasofya'nın camiye çevrilmesinden dindar bir kişinin üzülmesine anlam veremediğini ifade eden Körner, şu ifadeleri kullandı:
'Papa Franciscus acı duyduğunu söyledi. Atatürk tarafından laiklik nedeniyle sadece bir ziyaret yeri olarak kullanılan ve artık mabet olarak kullanılmayan bir müzenin şimdi tekrar bir ibadethane haline geldiğini düşündüğünüzde sizi üzen ne olabilir? Dindar birisine bu acı vermez, bu sadece mutlu edebilir. Ama elbette eski bir anı yeniden ortaya çıkıyor. Batı Hıristiyanlığı olarak biz, Osmanlılar yaklaştıkça Doğu Roma'yı umursamadık. 1453'te şehri ve dolayısıyla Hıristiyanlık için Ayasofya'yı kaybettik. Tabii ki bu bize acı verebilir.
Körner, Ayasofya’nın cami olması için yargının da karar aldığına işaret ederek, şu açıklamalarda bulundu:
'Hükümet ve mahkemeler, cami olması için karar verdi. Türkler de Erdoğan da bunu söyledi. O zaman herkes aynı Sultan Ahmet Camisi'ndeki gibi oraya bir ücret ödemeden girebilecek. Orada dua da edilebilecek.
Bilmiyorum hiçbir camide dua etmiş miydiniz? Bizim de şunu söyleme fırsatımız var, 'İnanan insanlar olarak burayı sadece harika bir sanat eseri olarak değil, aynı zamanda manevi bir yer olarak algılayabiliriz ve kabul edebiliriz.'
'BU İKİ YÜZLÜLÜK'
'Hristiyanlık sonuçta bir kiliseyi kaybetti mi kaybetmedi mi?' sorusuna Körner, şu açıklamalarda bulundu:
'Bence bu, iki yüzlülük. Bu beni rahatsız ediyor çünkü biz, kutsal bilgelik kilisesini 1453'te kaybettik. Bu arada kutsal bilgelik de Hazreti. İsa'nın kendisidir, o zamandan bu yana orası cami. Ondan sonra asıl biz oranın müzeye çevrilmesi dolayısıyla orayı ikinci kez kaybetmiştik.
Şimdi orayı bir kez daha kaybetmedik. İnançlı insanlar olarak böyle görmeliyiz, orayı tekrar kazandık. Ayasofya'dan yükselen 'namaza davet' çağrısını kabul edip, şunu söyleyeceğiz, 'Memnuniyetle bu camiye bir toprak talebi olmadan gideceğiz, bu yeri Müslümanlar ile veya tek tek ibadetimiz için manevi bir dürtü ve manevi taşıyıcı olarak kullanmak istiyoruz.' Ben böyle görüyorum. '
Körner, Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi kararıyla ilgili 'Papa, ona acı verdiğini söylüyorsa ve Ortodokslar ile diğer piskoposlar acı verdiğini söylüyorsa, neden onları incittiğini açıkça belirtmeleri gerekir. Çünkü üzücü bir hatırası var, çünkü siyasallaştırılmasını istemiyorlar.' ifadelerini kullandı.
Ayasofya'nın, Türk ve Müslümanlarla beraber bunun toprak iddiası veya Hristiyanlığa karşı acı verme teşebbüsü olmadığını gösterebilecek tavsiyeler üzerine çalışma yapabileceğine dikkat çeken Körner, şu açıklamalarda bulundu:
'Böyle bir yerin, dinler arası tanıklık için nasıl kullanılabileceğini düşünüyoruz. Örneğin Hristiyanlar olarak bilinçli şekilde orada dua etmeye davet edildiysek, tıpkı Hazreti Muhammed'in Medine'deki Hristiyanları 7. yüzyılda camisine dua etmeye davet ettiği gibi... Bu işaretler, belki Ayasofya'yı dinler arası bir diyalog yeri ve herkes için anlayış ve manevi ışınlanma yeri haline getirir.'