AB'den açıklama geldi! Türkiye kriterlere uzak davranıyor
Türkiye'ye yönelik eleştirilerin ağırlıklı olduğu 2020 Raporu'nda Akdeniz'deki gerilimin bölgesel istikrarı ve güvenliği baltalamaya devam ettiği dile getirildi.
Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu'na, üyelik müzakereleri devam eden ülkelerin ilerleme raporunu koronavirüs krizi nedeniyle gecikmeli olarak sundu.
Varhelyi, Türkiye'ye yönelik eleştirilerin ağırlıklı olduğu 2020 Raporu'na ilişkin, Akdeniz'deki gerilimin bölgesel istikrarı ve güvenliği baltalamaya devam ettiğini dile getirdi.
AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Varhelyi, komisyonda Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesi yönünde getirilen görüşlere, "Raporda biz nesnel bir şekilde gerçekleri sıraladık. Olumlu düşünmek için raporda çok az neden var. Eğer Türkiye bu konularda adım atma iradesi sergilerse, müzakereler ilerler. Ancak bu konudaki kararı verecek olan ülke devlet ve hükümet başkanlarıdır. Bir de tabi Türk otoritelerinin kararı olacaktır" dedi.
SİYASİ KRİTERLER
2020 Türkiye Raporun'un "Siyasi kriterler" başlığı altında, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının 2018 yılının Temmuz ayında kaldırılmış olmasına karşın, OHAL rejiminin olumsuz etkilerinin, demokrasi ve temel hakları ciddi ölçüde etkilemeyi sürdürdüğü tespiti yapıldı.
Anayasal yapı çerçevesinde yasama, yürütme ve yargı arasında sağlıklı ve etkili bir güçler ayrılığı sağlanmaksızın, tüm yetkilerin Başkanlık düzeyinde toplanmaya devam ettiği, yürütmenin meclis tarafından denetiminin zayıf kaldığı belirtildi.
Güvenlik ortamındaki iyileşmeye rağmen Güneydoğu'daki durumun büyük endişe kaynağı olmaya devam ettiği vurgulanan raporda, "Güneydoğu'da demokratik seçimle belirlenen 47 HDP’li belediye başkanının yerine merkezi hükümet tarafından kayyumların atanması 31 Mart 2019 yerel seçimlerindeki demokratik sürecin sonuçlarını sorgulanır hale getirmiştir" ifadesine yer verildi.
Terörle mücadelenin hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere uygun olarak yürütülmesininin sağlanması gerektiği vurgulandı. Sivil toplum üzerindeki baskıların da devam ettiği belirtilerek, Osman Kavala’nın devam eden tutuklu yargılama sürecinin caydırıcı etki yarattığı, gazeteciler, insan hakları savunucuları, avukatlar, yazarlar ve sosyal medyaya yönelik ceza davaları ve mahkumiyet kararlarının da sürdüğü vurgulandı.
Türkiye’nin yargı bağımsızlığının bulunmamasına dair endişelerin sürdüğü, yolsuzlukla mücadele alanında bir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekilen raporda, "Genel olarak yolsuzluk yaygındır ve endişe verici bir konu olmaya devam etmektedir" denildi.
Örgütlü suçlarla mücadelede 'sınırlı ilerleme' kaydedildiği, Europol ile Türkiye arasında kişisel verilerin paylaşılmasına ilişkin operasyonel işbirliği anlaşması müzakerelerinin devam ettiği belirtildi.
DIŞ POLİTİKA İÇİN KRİTERLER
Son aylarda AB ile Türkiye arasında tansiyonun yükselmesine yol
açan dış politika dosyalarına da yer verilen raporda, Türk dış
politikasının, "Ortak Dış ve Güvenlik Politikası" kapsamındaki AB
öncelikleriyle giderek daha fazla zıt düştüğü vurgulandı:
"Doğu Akdeniz bölgesindeki gerginlikler, Türkiye’nin, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde hidrokarbon
kaynaklarından yararlanma hakkına karşı çıkan yasadışı eylemleri ve
kışkırtıcı açıklamalarının bir sonucu olarak daha da artmıştır.
Türkiye, gerektiği takdirde Uluslararası Adalet Divanı'na
başvurarak, Birleşmiş Milletler Şartı'na uygun olarak iyi komşuluk
ilişkileri, uluslararası anlaşmalar ve anlaşmazlıkların barışçı
yollardan çözümü konusunda net bir kararlılık sergilemelidir."
Raporda, AB liderlerinin Türkiye ve Doğu Akdeniz krizini görüşmek üzere 1 Ekim'de düzenledikleri zirve kararlarına da atıfta bulunularak, "AB Konseyi, Yunanistan ve Kıbrıs'a karşı yasadışı faaliyetlerin durdurulmasına yönelik yapıcı çabaların sürdürülmesi koşuluyla, özellikle Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesi ve ticaretin kolaylaştırılması, insanlar arası doğrudan temaslar, yüksek düzeyli diyaloglar ve 2016 AB-Türkiye Bildirisi doğrultusunda göç konularında devam eden işbirliği üzerine odaklanan pozitif bir AB-Türkiye siyasi gündeminin hayata geçirilmesini kabul ettiğini belirtmiştir" denildi.
EKONOMİK KRİTERLER
Raporun "Ekonomik kriterler " başlığı altında, "Türk ekonomisi oldukça ileri düzeydedir, ancak raporun hazırlandığı dönemde bir ilerleme kaydetmemiştir ve ekonominin işleyişi konusunda ciddi endişeler devam etmektedir" denildi.
Türk ekonomisinin, genişlemeci politikalar ve net ihracatın güçlü katkısıyla, 2018 yazında kurda oluşan keskin değer kaybı ve bunun sonucunda ortaya çıkan durgunluktan beklenenden daha hızlı bir şekilde toparlandığı, ancak, zayıf işgücü piyasası ve şirket bilançolarının iyileştirilmesi ihtiyacı sebebiyle, toparlanmanın kırılgan düzeyde kaldığı vurgulandı.
Koronavirüs krizinin ortaya çıkmasının ardından, yetkililerin, pandeminin ekonomik etkisini hafifletmek için, önemli parasal genişleme de dahil olmak üzere, bir dizi önlem aldığı belirtilerek, "2017'den bu yana belirgin bir şekilde iyileşen cari denge, 2019'un sonunda yeniden bozulmaya başlayarak, ithalat vergilerinin ve tarife dışı engellerin önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Yüksek dış finansman ihtiyacı nedeniyle, Türkiye, yatırımcı duyarlılığında -pandemi ve artan jeopolitik risklerin ağırlaştırdığı- hızlı değişikliklere maruz kalmaya devam etmiştir. Enflasyon çok yüksek bir seviyeden düşse de, yüksek ve hedefin oldukça üzerinde kalmaya devam etmiştir. Ülkenin fiyata dayalı rekabet gücü, liranın zayıflamasından yararlanmaya devam etmiş ve reel efektif döviz kuru 2019'da değer kaybetmiştir, bu trend 2020'de daha da hızlanmıştır" analizine yer verildi.
Raporda, kayıt dışı ekonominin halen devam ettiği, özellikle devlet bankalarındaki hızlı kredi büyümesi ve kredi verme faaliyetlerini artırmaya yönelik çeşitli düzenleyici önlemler nedeniyle kırılganlıkların arttığı, gençler ve kadınlar arasındaki yüksek işsizlik seviyesi, azalan istihdam, düşük işgücü hareketliliği ve yüksek orandaki kayıt dışı çalışma ile birlikte ciddi endişelerin sürdüğüne dikkat çekildi.
UYUM SAĞLAMAYA DEVAM
Sonuç bölümünde, Türkiye'nin 'üyelik yükümlülüklerini
üstlenebilme yeteneğine' ilişkin olarak, şu tespitlere yer
verildi:
"Her ne kadar çok sınırlı bir hızla ve parçalı bir şekilde olsa da,
Türkiye AB müktesebatına uyum sağlamaya devam etmiştir. Devlet
yardımlarının artması ve şeffaflığın olmaması nedeniyle rekabet
alanında ve bilgi toplumu ve medya, ekonomi ve para politikası,
gümrük birliği, dış ilişkiler ve dış politika ve güvenlik ve
savunma politikası alanlarında bir takım kilit hususlarda gerileme
örnekleri devam etmiştir. Türkiye, şirketler hukuku, trans-Avrupa
ağları ve bilim ve araştırma konularında oldukça ileri seviyededir
ve malların serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hukuku, mali
hizmetler, işletme ve sanayi politikası dahil, belli alanlarında
iyi düzeyde hazırlıklıdır. Türkiye, kamu alımları konusunda, uyuma
ilişkin önemli boşluklar söz konusu olması nedeniyle, kısmen
hazırlıklıdır. Türkiye aynı zamanda, her yönüyle daha fazla çabaya
ihtiyaç duyulan, sermayenin serbest dolaşımı, ulaştırma politikası,
enerji, vergilendirme, ekonomik ve parasal birlik ve istatistik
gibi alanlarda kısmen hazırlıklıdır. Genel olarak, çoğu alanda daha
iddialı ve daha iyi koordine edilmiş politikalarının
oluşturulmasına ve uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Her alanda
mevzuatın uygulanmasına daha çok özen gösterilmesi gerekirken,
birçok alanda da, AB müktesebatıyla uyum sağlanması, düzenleyici
makamların bağımsızlığının güçlendirilmesi ve idari kapasitelerinin
artırılması için önemli düzeyde ilerlemeye ihtiyaç
duyulmaktadır."