AB'nin iç sorunları derinleşiyor

AB günümüzde dağınık, parçalı, krizlerden olumsuz yönde etkilenmiş ve kötümserliğin etkisinde kalmış bir durumda.

Bugüne kadar tüm önemli gelişmeler, “AB’nin motoru” kabul edilen Fransa-Almanya uzlaşması sonucunda mümkün olabildi. Ancak iki ülkenin farklı yönelimleri daha geniş bir mutabakatı zorunlu kılıyor.

Türkiye-AB ilişkilerinin tamamen kesilmesi veya 2025’te tam üye olması seçenekleri mevcut koşullarda irrasyonel görünüyor. Türkiye-AB ilişkilerinde gelecek dönemde fiili durumun kısmî revizyonlarla devamı, en muhtemel seçenek.

ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR ARTIYOR

Günümüzde AB’nin acil çözüm bekleyen sorunları bir düzineyi aşmış durumda. Bunların içinde en dikkat çekeni; bütünleşme hareketinin gelecek perspektifinin ortadan kalkmış olması ve üye ülkelerin ve AB vatandaşlarının örtülü veya açık biçimde kötümser beklentiler içine girmiş olmaları. Üye devletler arasında dayanışmanın azalması, Euro bölgesindeki sorunlar, mülteci akını, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi, aşırı milliyetçi siyasi partilerin güçlenmesi, günümüzde AB’nin en önemli sorunları olarak gözüküyor. Bütünleşme hareketinin geleceği, büyük ölçüde üye devletlerin bu sorunların çözümü konusunda alacakları tutuma bağlı olarak şekillenecektir. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, günümüzde AB’nin karşı karşıya bulunduğu durağanlığı aşmanın yolunu tayin edecek şey, ortak bir çaba ile gelecek perspektifi ortaya konulması veya konulamaması olacaktır.

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ

AB’nin mevcut sıkıntılarından kurtulmasının ve durgunluktan çıkışın ileriye doğru mu, geriye doğru mu olacağı, 2020’lerde ve 2030’larda Avrupa bütünleşmesinin seviyesi ve niteliği pek çok iç ve dış faktöre bağlı olarak şekillenecek. Bu konuda daha net ifadeler kullanmak kahinlik olacaktır. AB’nin iç yapısındaki sorunlara ilave olarak Rusya, Çin ve ABD’nin takip edeceği politikalar, bir diğer ifadeyle dış faktörler de AB bütünleşmesini doğrudan veya dolaylı biçimde etkileyecektir.

Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger